tag:blogger.com,1999:blog-36433080934779150792024-02-07T03:58:41.479-08:00Helyum GazıAnonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.comBlogger183125tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-10347529397558656032013-02-13T13:11:00.002-08:002013-02-13T13:30:46.879-08:00Üç Harfli Nedir.<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifEALoQC8jZ7WBtC0l6kup1Srs4hIO-Qa_2vdiG-cHvrX5cj29DTZn7GWt3XlP9_QsL0zE3BNdMe9lN0_q1HDYLevlkh0uGVXiFm_nIMFvVcjGiAJtE8OmiM1bYVAfu8DcZvexlW1W21PI/s1600/url.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifEALoQC8jZ7WBtC0l6kup1Srs4hIO-Qa_2vdiG-cHvrX5cj29DTZn7GWt3XlP9_QsL0zE3BNdMe9lN0_q1HDYLevlkh0uGVXiFm_nIMFvVcjGiAJtE8OmiM1bYVAfu8DcZvexlW1W21PI/s320/url.jpg" width="320" /></a> Aşk nedir bilir misin? Çok az kişi bilir. Eğer bunu merak edip aradıysan sende bilmiyorsun. Tadına bakmamışsındır hiç. O dilin tat olması gibidir. Ucundan öyle tatlıdır ki. Doyamazsın. Hep o tadı almak istersin. Her zaman ondan yemek istersin. Onu tatmadan yaşayamıyacağını düşünürsün. Olmadığı zaman aklını tırmalar. Yandan, biraz tuzlu biraz tatlıdır. Tatlı mı acımı karar veremezsin. Ama tadını alıyorsundur. Aç kalmamak için ne olduğunu anlamasanda almaya devam edersin. Ama sırf aç kalmamak için. Ayrıca kötüye gittiğini fark edersin. Ve arkaya gelelim. En içe. Acıyı hissden tarafan. Aşk biber gibidir ardakaş. Sende acıyı çok seven birisindir. Biberi ağzına alırsın. Çiğnemeden önce bişey olmaz. Ne zaman suyu çıkar o zaman acıtmaya başlar. Artık durduramazsın. Ok yaydan çıkmıştır. Ne kadar su içersen iç sadece acını azaltır. Koparamazsın o acıyı dilinden. Çaresiz bitmesini beklersin. Aklından geçirirsin. Daha yemiyeceğim diye. Damakların yanmaya devam eder dilden sonra. Dişlerini yerinden sökmek istersin. Ne kadar su içirsen iç yine fayda etmez. Sonra ikinci dalga gelir. Bu daha acı bir biber. Pek fazla anlamazsın ilk başta. Sonra kulaklarına etki eder. Gözlerin yanar. Bu sefer ayrana sarılırsın. İçtikçe içersin buz gibi ayranı.<br />
<a name='more'></a>Fayda etmez. Çaresiz beklersin geçmesini. Sonra üçüncü dalganın geleceğinden eminsindir. Kendini hazırlarsın. Dayanabilirim diye. Nasıl olsa alışmışsındır, geçeceğini bilirsin. Beklersin. Bu arada önceki dalganın acısı azalarak devam etmektedir. Aşk yokmu aşk beklemediğini verir hep. Dilinin ucuna bal göker arkadaşım. Ya balın tadını almaya çalışırsın ya su içip acının geçmesini beklersin. Su içersen acıda balda gider. Kötü olansa başka yiyecek bişeyinin kalmış olmaması. Açlıktan ölebilirsin artık. Ama varya suç sendedir. Daha çok yemek istediğin için olmuştur hepsi. Ucundan yesen olmaz. Hep daha fazla hep daha fazla. Sen kaşındın. Ama artık bitti. Ne tatlı var, ne tuzlu, ne ekşi, ne de acı. bitti hepsi. Daha yemek yok. Ve öyle bir kıvama geleceksin ki dilini kavuran biberleri yana yana arıyacaksın. Aşk bazen biberdir, bazen liman, bazen tuzlu kurabiye, bazen bal. Ve sen daha ilk nefesini haykırarak ciğerlerine çektiğin an dünyanın en aç insanısındır. <br />
Aşk bazen en sevdiğin şarkıdır. İlk dinleyişinde çok etkilenirsin. Hemen telefonuna, müzik çalarına yüklersin. Bazen takarsın kulaklığı çekilirsin bir köşeye 'sessizce' dinlersin. Çok anlam ifade eder sana. İçinde fırtınalar kopar. İçin içine sığmaz. Ya çok mutlu olursun yada gözlerin dolar. Sana bişeyler ifade etmiştir. Bazende açarsın son ses, kulaklıklar olmadan. Pencereler zangır zangır titrer. Salak, salak hareketler yaparsın. Çünkü mutlusundur kimin ne dediği umrunda olmaz. Oraya buraya çarparsın canın acır ama o kadar mutlusundur ki hissettmemeye çalışırsın. Sonunda değişen bişey olmaz. Kulaklıkla dinlediğin zaman ya şarj biter ya biri bişey söyler. Kulaklıksız dinlediğin zaman ya biri gelir müziğini kapatır, yada elektirik gider. Ama olan olmuştur. Ezberlemişsindir. Daha unutamazsın. Her fırsatta dinlersin artık. Sabah kalktığında, uyumadan, tuvalette ,yemek yerken, yürürken. Ama sonra ne mi olur. Sıkılırsın. Adamın biri o yazı sallayacak bir şarkı çıkarır. Sende onu dinlersin önceki gibi.<br />
Aşk bazen tuvalet kağıdı gibidir. O olduğu zaman korkmadan yaparsın yapacağını. Korku olmaz. O var ya, ona güvenirsin. Eline alırsın. Kaliteliyse yumuşacıktır. Ucuzsa settir ama kasinlikle o varken eliniz bok olmaz. Rahat rahat yaparsın kakanı. Hergün hergün hiç bitmeyecekmiş gibi kullanırsın. O yumuşacık bembeyaz kağıdı kendi kıçın gibi boklu yaparsın. Sonra ne mi olur. Kağıt biter. Oh! Canıma deysin. Kaldın mı iki büklük götü boklu? Ne olacak şimdi? Temizlemek zorundasın. Boku hissede hissede temizleyeceksin. Ellerin kokacak. Bok olacak. Ama sen kaşındın. Müsrüfçe kullandın onu. Hiç bitmeyecek gibi. 3 tane ard arda koparım üst üste koyup kullandın. Kaskalın kullandın. Ama bitti işte. Hadi çık o tuvaletten? Tuvalet kağıdının çıkardığı gibi çıkabilecek misin? Çıkamazsın.<br />
Aşk bazen... Bazeni falan kalmadı artık. Aşk senin gibidir. Ama acıdım sana. Birkaç tavsiye istersin şimdi. <br />
Aşık olacağını bile bile sevme. Aşk çok kötü. Filmlerde kiralık katiller bir gözleri açık uyurlar. Sende aynı olursun. Kalbin açık uyursun her gece. Üşür. Sonra Allah muhafaza hasta olursun. Dayanmaz kalbin. Aşk kötü. Sevme. Herşeyi bilirsin. Olacakları ve olanları bilirsin. Anlarsın.En kötüsüde bu ya. En kötüsüde bilmek. Yolun başındaysan geri dön ve hayatını yaşa. Yoksa boşver. Bak! Aşık olma. Aşk kötü. İnanırsın. Güvenirsin. Benide yanlış anlama tabiki aşıklar yalan konuşmaz. Senin aşkın asla yalan konuşmaz. Hem yalana yer yoktur aşkta. Gerçek aşksa belli eder kendini. Dedim ya inanıp güvenirsin. Sonlar düşünürsün aşkla. Sonuna kadar gideceğine inanmışsındır ya... Bide aşkınla düşünürsün güvenmişsindir ya... Aşk kötü. Aşık olma. Kötü olan ne biliyor musun. Kör olursun. Bembeyaz bir körlük bu. Sonra felç olursun. Bezlerler seni. Aşık olma... Ha yok illede ulacağım diyorsan ol. Aşık ol. Tam anlamıyla onu yaşa. Aşkını hisset. Aşk en güzeldir. Yaşa onu. Dünyaya geliş amacın odur. Aşık ol. Her gece uyku sorunları yaşarsın. Ona bakamazsın bazen. Utanırsın aşkın resnimden. Ama bakmadan uyuyamazsın. E zaten uyuyamıyorsun ki. O yüzden uyku sorunları çekersin. Aşık ol her sabah yeniden. Nefes almanın ne kadar muhteşem olduğunu anlarsın. Su içmenin ne kadarhoş olduğunu. Öylece dalıp gitmenin sarhoş olmadanda olabileceğini anlarsın. Eğer aşık olursan hayat daha kolay gelir. Aşık ol çok güçlü olursun. Dağları yerinden oyanatabileceksin gibi gelir. Beli o kadar değil ama çok güçlü olursun. Hani deli gücü var derlerya. Onlar aşık gücü görmemişler. Sen en iyisi aşık ol. Geleceğini görürsün. Biraz mutlu biraz acılı ama kim geleceğini merak etmezki. Hiç merakte etme mutlaka gelecek. Geldiği gün hazırlıklı olursun. Hem aşıklar korkmaz aşklarından başka hiçbirşeyden. Bilseler öleceklerini yine giderler. Aşık ol artık. Aşıklar korkmaz. Aşkı vardır onun. Aşık ermiş kişidir. Hiçbir aşık salak değildir. Onu içten içe eriten merağıyla elektronları çarpıştırır. Uçmayı öğrenir. Herşeyi bir yana bırak aşık ol. Aşk en güzel şey. Var oluş amacın. Bu dünyaya sevmekten başka bir iş için gelmiş olamazsın. Git aşık ol. Gözlerin 8 kere kan çanağı olsun. 8 kere düşün ama yine aşkın dediğini yap. Aşık olmazsan yaşayamazsın burda. Tamam diyelim olmadın. Mal gibi yaşıyorsun. Düştüğün zaman tam düşersin. Kaldıranın olmaz. Kimsen kalmaz. Ama aşk öyle mi? Kaldırabiliyorsa kaldırır. Kaldıramıyorsa o da düşer. Aşık ol dedim kaç defa. Aşık ol. Ne olacağım ben demezsin. Herşey kolay gelir. Zaman çabuk geçer. Zorluklar saniyeliktir ondan başka. Ama varya öyle bir aşık ol ki. Geri dönmem mümkün olmasın. Ve aşkın en güzel yanı ne biliyor musun? Zaten geri dönmenin mümkün olmaması. Pişmanlık olmaz aşkta. Çünkü bilir aşık olanlar. Geri dönmek yoktur aşkta. Zavallılar. Çekerler çaresiz. Hep umutludurlar. Onlardaki umut, tahtaya kalkma sırasının ona gelmemesini ve zilin çalmasını bekleyen, matematiği zayıf çocukta yoktur. Ama her iki taraftada ne olur biliyor musun. Zil falan çalmaz. İkiside bilir aslında bişey olmayacağını. Umut bu. Olmasa bile olacağu umud edilir. Karar senin falan değil artık. Karar üç harflilere kalmış. Çarpılmışsın sen. Boku yemişsin. Eğer aşık olmuşsan. Geri dönemezsin. Vazgeçemezsin, sıkılamazsın, tiksinemezsin, reddedemezsin, 'Bay Tamam' olmuşsundur, çok bilmişsindir, herşeyi bilirsin, acıya alışırsın, eğer askerden önce aşk gelmişse sana nöbetleri rahat tutarsın. Uykusuzluğa alışırsın, açlığa, susuzluğa, sefalete, fakirliğe, alışmışırsın. Aşk birazda alışkanlıktır. Aşk öyle birşeydirki 3 ay ömrü kalan birinin sigarayı bırakması gibidir. Aşk tek kelimeyle hayattır. Hayat gibidir. Aslında onu yaşarsın. Benim kafam çok karıştı değerli okur. Seninkide büyük ihtimalle öyledir. Hiç çırpınma. Bu yazdıklarım gerçek aşıklar için. Öyleysen ne mutlu sana. Ama yok bunlar sana çok yabancıysa kapat bilgisayarını, telefonunu git ılık bir duş al. Üstüne temiz kıyafetler giy. Sokağa çıkma. Otur evde uzun uzun düşün. De ki kendi kendine; Kaybedecek neyim var. Bunu sonuna kadar okuduysan bişeyin yoktur zaten. Zaten hiçbirşey senin değil. Herşey ölür, yok olur, unutulur. Verilen sözler bile unutulur. Sadece aşk kalır. bide sen. Sen zaten varsın. Bide aşk olsun. Bişey kaybetmezsin. Kenini kaybetmezsin. Aşık olunca kendini bulursun. Aşk kimine göre birkaç harflidir kimine göre tek nefes kimine göre iki damla ıslaklık. Yanlış onlamayın ha. Aşkını beklerken altına yaptı o. Okudun mu sonuna kadar? Karar bunu okumadan verildi zaten. Asıl olan o kadarı neden verdim sorusunu cevaplamakta. Aşıksan cavaplayamazsın. Ya çok uzattım son bir tavsiye. Abi seviyorsan git konuş bence. Birde son bir hatırlatma. Hayatın boyunca sadece bir kez aşık olursun.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-16752458349877124202013-01-29T10:08:00.000-08:002013-01-29T10:08:04.477-08:00Sen Kendi ZirvendesinYazmak bile gelmez olmuş içimden. Her şeyden sıkıldım. Herkesten sıkıldım. Bütün insanlar ilaçsa eğer, hepsi bana yan etki yapıyor. Gitgide güçlenmeye çalışırken daha çok yok oluyorum. Kendimi yükseklerde arıyorken, dipten çıkmaya çalıştığımı fark ediyorum. Neden biliyor musunuz? İnsanlara haddinden fazla değer veriyorum. Kime ne benim fazla kilolarımdan. Ben etli butlu çirkin bir kız olmak istiyorum, kime ne? Tabi böyle dediğime bakmayın, Zayıflamak ve güzel olmak için planlarım var. Tabi ki üşengeçlikten hiçbirini yapabileceğimi sanmıyorum. Hep demişimdir ki, bir yazı olsa, beni hayata bağlasa, kilolarım, kaşım, gözüm, burnum umurumda olmadan, özelliklede insanların ne dediği umurumda olmadan hayata bağlansam. Yeni başlangıç yapsam veya bir şeyleri değiştirsem? Üşengeçlik falan değil. Beni çok mutlu edebilecek insanlarla bile ilgilenemiyorum. Denedim ayrıca. Tamı tamına 12 saat uyudum yorgun muyum diye. Yorgun falan değilim. Spor yaptım, güçlenmedim. Koştum, uyuya kaldım. Sonra anladım ki, yorgunluk bedenimde değil, ruhumda. Biliyorum bu yazı o kadar çok kişiye ulaşamayacak. Hele de benim gibi takıntılarıyla yalnız kalmış insanlara hiç ulaşamaz diye düşünüyorum. Çünkü o üşengeçtir, okumaz. Fakat şimdi senden bir şey istiyorum Hayallerin ve arzuların var. İllaki var, çünkü hayalleri olmayan, istekleri olamayan insan okumaz. Okuduğuna göre bir şeyler istiyorsun. Peki, en azından bir şeyler istemek istiyorsun. O zaman bir başlangıç yap. Ne olursa olsun. İyi hisset. Başına ne geldiyse gelsin. Geride bırak her şeyi. Yeni bir dünya yarat kendine. O senin dünyan olsun. Başkalarını katma o dünyaya. Sadece kendin ol içinde. İnsanları sen yarat. Düşmanları sen oluştur. İstersen (üşenmezsen) çiz. Hayallerini tek, tek çiz. Bir dünya resmi çizip koy hayallerini tek, tek. Hepsi mutluluğa gitsin. Hayatı sorgulama. Biz buraya geldiysek, (ne için geldik bende bilmiyorum ) doya, doya devam ettirebiliriz. Önyargılarını at ya. Merak et ama kendini ilgilendiren her şeyi. Biliyorsun gerisi dedikodu oluyor. Kendi dünyanda yaşa. Kendi hayatında. Kimse karışamasın. Kimse yön veremesin. Güçlen. Mutlu ol. Senden zirveye çıkmanı istemiyorum. Üstte olmak güzeldir fakat istemiyorum, neden biliyor musun? Sen zaten kendi zirvendesin. <br /> Gizem Gül Tunç<br /><br /><br /><a href="http://bayancilek.blogspot.com/" target="_blank">Orjinal İçerik</a>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-1148503605146464202013-01-28T04:42:00.001-08:002013-01-28T04:42:18.189-08:00Nasıl Yazarım?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSXDPVnREXs6zyLXJnnZnAMcaReNtr2jsIDCgVYgOOx84BqdaYpvgQG5fdOBhDsvg7qfqw_B3zPkaOvljFB-uw3-YRxlPaaUneTsom6NHMQlwUvwQU8uRXp4D2PIba9ZjUR7mIn9kvauOL/s1600/yazi-yazmak.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSXDPVnREXs6zyLXJnnZnAMcaReNtr2jsIDCgVYgOOx84BqdaYpvgQG5fdOBhDsvg7qfqw_B3zPkaOvljFB-uw3-YRxlPaaUneTsom6NHMQlwUvwQU8uRXp4D2PIba9ZjUR7mIn9kvauOL/s1600/yazi-yazmak.jpg" /></a></div>
Çoğumuz roman yazmaya çalışmışızdır. Denemişizdir. Ama olmamıştır. Tam ortasına geldiğimiz zaman tıkanmıştır ya da ortaya bile gelememişizdir. Hikaye donar birden. Yada size anlamadığınız bir soğukluk ve bıtkınlık gelir. Sebepleri saymakla bitmez. Okumak en başta. Eğer yazacaksanız iyi bir okur olmanız şart. Okumadan yazamazsınız. Roman dilini anlamanız gerekir. O atmosferin içinde olmanız gerekir. Okumanız gerekir. Diğer bir unsur ise yazmayı bilmeniz gerekir. Kelime dağarcığınız geniş olmalı. Günlük dil ile roman yazılmaz. Hem yamayı sevmeniz lazım. Bir sürü deneme yapmalısınız. Makaleler kompozisyonlar yazmalısınız. Günlük tutarak işe başlayın. Kendinizi alıştırın. Yazacağınıza kendinizi inandırın. İnançlı olun yoksa yarı yolda bitersiniz. Yazacağım diyin. Büyük ihtimalle yazdıklarınızı okuyunca beyenmeyecek ve sileceksiniz ama unutmayınki okuyucu yazar ile aynı zevkleri taşımaz. <br />
Yazmadan önce taslak oluşturmalısınız. Bir cümle yazın ve taslaktan çıkarırken o cümleyi genişletin. Taslaktaki bir paragrafı saylafara yayın. Olaylar hızlı ilerlemesin. 'Sabah kalktı,kahvaltısını yapıp evden çıktı' bu cümleyi açın açabildiğiniz kadar iki sayfaya yayın. Karakterin kalkarken ne hissettiğini, ruh halini, neler düşündüğünü süsleyerek anlatın. Karakter demişken karakterleri önceden belirlemelisiniz en azından ana karakterleri. Kişilerin özelliklerini tasarlamalısınız. Herşeyini,ne yer ne içer kaçta uyanır alışkanlıkları, fobileri, giyim tarzı, boyu, herşeyini. Kafanızda o insanı yaratmalısınız. Dikkat etmeniz gereken nokta ise çok fazla ana karakter kullanmamanız. Okuyucunun en fazla 2 ana karaktere odaklanmasını sağlamalısınız. En önemli nokta ise yazacağınız romanın amacı olmalı. Kalkıpta adamın iki senesini yazarak bişey elde edemezsiniz. Roman bişeyi anlatmalıdır. O şeyin ne olacağı önemli değil ama bişey olmalı. Ama anlatırken romana sindirmelisiniz. Okuyucu onu kendi bulmalı. Romana ana fikri ve temayı yayın. Yazmaya başladığınız zaman tıkanacaksınız. Mutlaka olur. Ama vazgeçmeyin. Kendinizi karakterin yerine koyun. Zaten karakter büyük ihtimalle size benzeyecektir. <span id="goog_1707147190"></span><span id="goog_1707147191"></span>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-48767707626443801952013-01-28T03:31:00.000-08:002013-01-28T03:31:17.961-08:00Ne Yaptılar? Artık insanlar soğuk. Kimsenin kimseyle ilgisi yok. Acıma duygularıda kalmamıştır belki. Umursamaz görünüyor herkes. Eskisi gibi değiller. Galiba artık tek amaç, yaşamak olmuş. Tabi onada yaşamak denirse. Bolluk ve para içinde rahat birkaç sene geçirmek için senelerce ömürlerini tükettikleri küçük masaları var. Hergünleri aynı. Aynı insanlar,aynı saatler, aynı mekanlar, aynı işleri aynı konuşmalar.<br /> Birgün ömür bitecek. İşte o zaman kutsal kitaplara göre cennet ve cehenneme gideceğiz. Ateistlere göre ise yok olacağız. İkiside aynı kapıya çıkıyor artık bu dünyada olmayacağız. Herşey bitecek. Yaşanmış birkaç sene anlamsız kalacak. Mutlu ve hüzünlü hatıralar bitecek. Acılar ve mutluluklar yok olacak. Öleceğiz. Gözlerimiz kapanacak. Heryer karanlık. Nefesimiz kesilecek. Belki acı çekeceğiz o an. Sonuç olarak bitecek. Şaşırtıcı olan ise herkesin bu sonu bilmesine rağmen hiç ölmeyecek gibi yaşamaları. Evet biliyorlar birgün olmayacaklarını ama hergün olacak gibiler. Hayalleri var, yapmak istedikleri var, yapamadıkları var, olumsuzlukları, sıkıntıları var. Onları alıkoyan ne peki? Hayatları olabilir. Kurdukları düzen olabilir. Aileleri olabilir. Kopamıyolar. Sistem çoktan kurulmuş. Asırlar öncede varmış. Sonrada olacak. Değiştirilemez. Merak ettiğim şu; Ne zaman böyle olduk? Yerleşik hayata geçtiğimiz zaman mı? Olabilir mi? Bize ne yaptılar? Lidyalılar bişey yapmış olabilir aslında ya da çok daha sonraları bişeyler olmuş olabilir. Bilemiyorum ama kötü şeylerin olduğu kesin. Artık bazı şeylerin farkına varmamız gerektiğine inanıyorum. Etrafımızın farkına varmalıyız. Köle gibi yaşıdığımızı fark ettim. Kötü olan ise birbirimizin kölesi olmamız. 21 aralıktan sonra aydınlanma yaşayacaktık hani? Belki aydınlanırsak azad ederiz kendimizi diye düşünmüştüm. Olmadı. Ciddi anlamda durumumuz içler acısı. Boş mu versek biraz? Ne dersininiz?Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-82944407084055609952012-11-18T10:36:00.000-08:002012-11-18T10:36:09.144-08:00Ben Bilirim<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:WordDocument>
<w:View>Normal</w:View>
<w:Zoom>0</w:Zoom>
<w:HyphenationZone>21</w:HyphenationZone>
<w:PunctuationKerning/>
<w:ValidateAgainstSchemas/>
<w:SaveIfXMLInvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid>
<w:IgnoreMixedContent>false</w:IgnoreMixedContent>
<w:AlwaysShowPlaceholderText>false</w:AlwaysShowPlaceholderText>
<w:Compatibility>
<w:BreakWrappedTables/>
<w:SnapToGridInCell/>
<w:WrapTextWithPunct/>
<w:UseAsianBreakRules/>
<w:DontGrowAutofit/>
</w:Compatibility>
<w:BrowserLevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel>
</w:WordDocument>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml>
<w:LatentStyles DefLockedState="false" LatentStyleCount="156">
</w:LatentStyles>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 10]>
<style>
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:"Times New Roman";
mso-ansi-language:#0400;
mso-fareast-language:#0400;
mso-bidi-language:#0400;}
</style>
<![endif]-->
<br />
<div class="MsoNormal">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYNDUtNknMx7qd_OJsI2IRouoGJ4kPWZ442Ai8ybbyMmkyJbAZ-ZVHkFBgtT3AS2NQm3qtdNxG7SfjLgjP9kYdOJmIOpfeFs4WN7OI5OMOVrnW7EBR8CEvqIspqcnijN2nYr9fVpx0E4c5/s1600/78956.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="243" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYNDUtNknMx7qd_OJsI2IRouoGJ4kPWZ442Ai8ybbyMmkyJbAZ-ZVHkFBgtT3AS2NQm3qtdNxG7SfjLgjP9kYdOJmIOpfeFs4WN7OI5OMOVrnW7EBR8CEvqIspqcnijN2nYr9fVpx0E4c5/s320/78956.jpg" width="320" /></a><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İlk olarak yaşam ve
özgürlük olmak üzere, eğitim, sağlık, yiyecek, barınma ve toplumsal
hizmetlerden yararlanmaktır insan hakları. Gayet açık ve net, tam yedi temel
unsur. Herkes bu haklardan eşit şekilde yararlanma hakkına sahiptir. Doğmuş ve
doğacak olan herkes. <br />
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bu haklara göre herkes ‘barışçıl’
amaçlar için toplanabilir. Sağlığı her şeyden önce gelir. İstediği gibi eğitim
alabilir. İstediği insanla evlenebilir. Haksızlığa uğramaz, uğratmaz, uğrasa
bile hakkını sonuna kadar arayabilir. İstediği ülkede yaşayabilir. İstediği
mala ve mülke sahip olabilir, tabi istediği işi seçme hakkını kullanırsa.
İstediği dini içtenlikle yaşayabilir. Vicdanını istediği gibi rahat
ettirebilir. Hele düşüncelerini. Onları istediği gibi dile getirebilir.
Yönetimi beğenmeyip değişmesi gerektiğini söyleyebilir bütün samimiyeti ve
rahatlığıyla. Sistemin yanlış olduğunu korkmadan anlatabilir. Korkmaz hiç,
çünkü onun hakları vardır. Bu arada herkes eşittir. Kadınlar, erkekler,
çocuklar, yaşlılar, siyahlar, esmerler, kumrallar, sarışınlar, kızıllar,
Afrika’nın en küçük kabilesinin konuştuğu dili konuşanlar, en kalabalık ülkenin
dilini konuşanlar, puta tapanlar, tanrıya inanmayanlar. Kimse ama kimse aksini
iddia edemez, değiştiremez, tartışamaz.<br />
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ama ben yapamam, haykıramam
düşüncelerimi, doğrularımı ve yanlışlarımı. Ben değilim eşit olan. Ben değilim
hakları olan ve kullanan. Ben fikirleri yönetime ters düşünce boynuna yağlı ve
celladın bilekleri kadar kalın ip geçirilen gazeteciyim, ben sanata koca bir
ömür harcayıp kimsenin adını bile bilmediği bir parkta son şakamı yapan
sanatçıyım, ben çaresizce, cehennem sesleri içinde, yarısı yıkılmış bir duvarın
kenarına kıvrılıp hayatta kalmak için tanrıya yalvaran o korkak çocuğum, ben
rengi biraz koyu olduğu için insanlık hakları elinden alınan ama tüm sistemi
yerle bir eden o gülüşü yapan adamım, ben erkek olmak gibi yüce bir makama
erişemediği için eğitim hakkı elinden alınan mavi gözlü, kalın kaşlı o umutlu
kızım, ben hayatını devam ettirebilmek için artıkların biriktiği pislik
içindeki kutulardan kağıt ve plastik toplayıp tek varlığım olan o el arabasını
kilometrelerce çeken ve buna senelerce beklide bir ömrü boyunca devam eden
yoksul vatandaşım. Kimse bana haklarımdan ve özgürlüklerimden bahsetmesin. Kimse
bana sende herkes gibi eşitsin demesin. Zira ben her şeyin farkındayım.
Haklarımı, özgürlüklerimi ve yerimi en iyi ben bilirim. </div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-27374504439829045842012-10-30T11:40:00.000-07:002012-10-30T12:47:32.844-07:00Sudaki Çubuk Makarna<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCiEMs4s4oUYQHHxhVEgO8Gru6EAYmQG1mNkflvYGQ9UK2LLOsRcVczTFCwtJJkY2YHFrOAr_yvZdBCms8q_7HBnMmhbmCjurabZBApBPr21m8WdsmO3q4vcpIH_lYCZD6PdExRSMOvSG0/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC08133.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCiEMs4s4oUYQHHxhVEgO8Gru6EAYmQG1mNkflvYGQ9UK2LLOsRcVczTFCwtJJkY2YHFrOAr_yvZdBCms8q_7HBnMmhbmCjurabZBApBPr21m8WdsmO3q4vcpIH_lYCZD6PdExRSMOvSG0/s400/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC08133.jpg" width="300" /></a></div>
Tam 2 hafta sürdü. Yapamadığımdan değil modelin yüzünü tanımak istediğimden. Biraz üşengeçliğimden, biraz da meşkul olduğumdan. ama bitti. Sahibine teslim için hazır. Ücretse sadece bir gülücük. Bana göre çok makul bir mebla, kimine göre bedava, kimine göre hiçbirşey, kimine göre komik, kimine göre...Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-42269402228501760462012-10-17T07:16:00.000-07:002012-10-17T07:16:21.380-07:00İlk Röpörtaj<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:WordDocument>
<w:View>Normal</w:View>
<w:Zoom>0</w:Zoom>
<w:HyphenationZone>21</w:HyphenationZone>
<w:PunctuationKerning/>
<w:ValidateAgainstSchemas/>
<w:SaveIfXMLInvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid>
<w:IgnoreMixedContent>false</w:IgnoreMixedContent>
<w:AlwaysShowPlaceholderText>false</w:AlwaysShowPlaceholderText>
<w:Compatibility>
<w:BreakWrappedTables/>
<w:SnapToGridInCell/>
<w:WrapTextWithPunct/>
<w:UseAsianBreakRules/>
<w:DontGrowAutofit/>
</w:Compatibility>
<w:BrowserLevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel>
</w:WordDocument>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml>
<w:LatentStyles DefLockedState="false" LatentStyleCount="156">
</w:LatentStyles>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 10]>
<style>
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:"Times New Roman";
mso-ansi-language:#0400;
mso-fareast-language:#0400;
mso-bidi-language:#0400;}
</style>
<![endif]-->
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-spacerun: yes;"> İlk Röportaj niteliğindeki yazım. Aslında bu bir ödevdi. Bir eğitimciden anısını yada ders çıkarılabilecek bir şeyini anlatmasını isteyecektik. En yakın okula yani eski okuluma gittim direkt olarak sosyal bilgiler öğretmenimin yanına çıktım. Durumu anlattım sağ olsun gerçekten yardımcı oldu. Bana anlattıkları ise okumanızı bekliyor.<br /><br /> </span>Ben ilkokuldayken
öğretmenim öğrencileri çok ayırt ediyordu, yani öğrenci seçiyordu. Beni ve bazı
arkadaşlarımı keşfedemedi. Biz hep kenarda, köşede kaldık. Ama çocuk olduğumuz
için pek bir şey anlayamıyorduk. İlkokul olduğumuz içindir belki. O zamanlar öğretmenimiz
bize mükemmel geliyordu, onu seviyorduk.</div>
<a name='more'></a> Çocuktuk çünkü kötü düşünemiyorduk. Bu
gün ilkokul öğretmenimle konuşsan ‘Aslıhan nasıl bir öğrenciydi?’ ya da ‘Ondan
ne olur?’ desen hiçbir cevap veremezdi herhalde. O beni fark etmedi. Hani çok
büyük bir bölüm okuyamasam da o benim üniversite okuyacağımı bile düşünemezdi.
Daha ilkokulda çekingenliğimin sebebi öğretmenimdir. Üstüme düşmedi, ilgisiz
davrandı. Onun ön sıralardaki sevimli ve zeki öğrencileri vardı.<br />
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İlkokuldan sonra ortaokula geçtim. Ama
değişen bir şey olmadı. Ben yine çekingendim ve fark edilmedim. Öğretmenlerimde
de suç vardı bendede. İlkokul ikinci sınıfta sporla ilgilenmeye başlamıştım
ortaokulda da hem okul takımında hem kulüpteydim. Çalışmamamın ve
çekingenliğimin sebebi bu olabilir beklide. Zaten sporcular aptaldır diye bir
görüş vardı. Bu yüzden bizi pekte umursamıyorlardı. Zaten bende çok ders
çalışmayı sevmiyordum ya da ders çalışmanın ne kadar güzel bir şey olduğunun
farkına varamamıştım. Hayatımda ciddi olarak sadece spor vardı. Ders yoktu.<br />
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Lisede aynı şekilde sporla ve orta sınıf
bir öğrenci olarak geçti. Ders çalışmıyor değildim sadece ilk yazılılara sağlam
çalışırdım diğer yazılıları ise koy verirdim. Yani çalışmam sürekli ve düzenli
değildi. Çalıştığımı yapabiliyordum ama o zamanlar spor okul hayatımda daha
ağırlıklıydı. Öğretmenlerim de çalışmam için beni ne uyardılar neden yardım
ettiler. Bu şekilde orta şekerli liseyi de bitirdim.<br />
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bizim turizm sevdamız vardı o zamanlar.
İki üç sene turizm ile oyalandım. Samsuna geri döndüğümüzde tesadüfen liseden
arkadaşımla karşılaştık. ‘Gel dershaneye gidelim’ dedi. Ben ilk başta sıcak
bakmadım ya da önemsemedim. Çünkü o zamanlar üniversiteyi düşünmüyordum.
Kazanabileceğim aklıma bile gelmedi. Sonra, birazda arkadaşı yalnız bırakmamak
için gittim. Gidiş o gidiş. Çalışmaya dershanede başladım. Daha doğrusu
dershanede çalışmayı öğrendim ve sevdim. Daha da doğrusu dershanede ilgi ve
alaka gördüm. Ailemi ararlardı. Kızınız yeterince test çözmüyor ya da
çalışmıyor gibi uyarılarda bulunurlardı. Benimle özel olarak ilgilenirlerdi.
Çalışmama ya da yapamama gibi bir şans bırakmadılar bana. Okulda ise çalışırsa
çalışsın çalışmazsa benim için çalışmıyor nasıl olsa diye bir olgu vardı.
Sonunda Yedi sekiz aylık eğitimle üniversiteyi kazandım. Bölüm Samsun 19 Mayıs
Üniversitesi Coğrafya öğretmenliği. Sonuç olarak çalışınca olduğunu fak ettim. <br />
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Diğer bir sonuç ise ilkokul öğretmenim
beni fark edip üstüme düşseydi, ilgilenseydi ya da beni görmezden gelmekten
vazgeçseydi beklide şimdi daha iyi yerlerde olurdum. Şu an öğretmenim. Bazen
bizim bile fark edemediğimiz öğrenciler oluyor. Onların aynı şeyleri yaşamasını
istemem. Öğretmenlik hayatıma, ilkokuldaki ve ortaokuldaki öğretmenlerimin
nasıl öğretmenler olmalarını isterdim diye düşünerek yol vermeye çalışıyorum.
Peki, ne isterdim? Saygı duyulacak bir öğretmen olmalarını isterdim, ilgili
olmalarını, o bilindik özgüveni bize vermelerini isterdim. Kısaca benimle
gerçekten ve samimi şekilde ilgilenmelerini isterdim. Şu anda öğrencilerime
bunları vermeye ve kazandırmaya çalışıyorum benim öğretmelerimin bana
kazandıramadıkları şeyleri yani. Mesela Sinem diye bir öğrencim vardı.
İlkokulda benim gibi arka sıralardaydı ve arka sıraların o karanlığına
gömülmüştü. Ailesine başarılı desem de bana göre değildi. Şu anda duyduğuma
göre ise lisedeymiş ve sınıf birincisiymiş. Ben fark edememişim ama
meslektaşlarım fark etmiş. Artık çalışıyormuş. Çalışmayı sevmiş. Ayrıca
çalışmanın ve çabalamanın öneminin farkına varmış. <br />
Yapamaz, edemez diyoruz, bu gerçekten kötü bir gerçek. Ama her öğrencinin
yapabileceği bir şeyler vardır. Mutlaka vardır. Bunu bulup ortaya çıkarmakta
mesele, buda biz eğitimcilere düşüyor. Çocuk matematikten anlıyorsa zekidir,
anlamıyorsa başarısızdır. Anlamamasının sebebinin büyük bölümü öğretmendir.
Öğretmen ilgili olursa ya da dersini o öğrenciye sevdirmeye çalışırsa çocuk
dersi sever. Başarı çalışmaktan geçer çalışmak için ise ilgi ve o derse duyulan
sevgi lazım. <br style="mso-special-character: line-break;" />
<br style="mso-special-character: line-break;" />
<br />
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-52358959422070402952012-10-13T13:36:00.000-07:002012-10-13T13:36:24.348-07:00Yedi Gün Sonra<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHO4_KA4r7prI8xOh7g3QD1gzK9BCtXYlUlF5rf1FtfjuTUQNG4BscpZ8eFsd9FyQkr073nGOcnSV4g4j3qZ-eVCsi7qUw52elkHPqSPZe1j9z9WOOrm8D1wK7HY-yHtl9h5RHkrdeLSXb/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC0719.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="587" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHO4_KA4r7prI8xOh7g3QD1gzK9BCtXYlUlF5rf1FtfjuTUQNG4BscpZ8eFsd9FyQkr073nGOcnSV4g4j3qZ-eVCsi7qUw52elkHPqSPZe1j9z9WOOrm8D1wK7HY-yHtl9h5RHkrdeLSXb/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC0719.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
Arkadaşlar karakalemi amatörce yaptığımı biliyorsunuz. Bir hafta boyunca hiç çizmedim ve haftanın sonunda kağıdı önüme aldığımda çok sert hareket ettiğimi fark ettim. Yani karakalemde pratik şartmış. Saçlarda sorun olduğunu biliyorum. Gölgelendirmelerim daha iyiydi. Çok şey kaybetmişim. Tekrardan söylüyorum pratik şart. Bu arada bu işten anlayan biri bana ufak tiyolar verebilir mi?Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-19732722055635049832012-10-08T06:59:00.004-07:002012-10-08T06:59:59.421-07:00Minecraft 1Merhaba arkadaslar .Size istek üzerine usta olduğum bir oyundan bahsetmek isterim oyunumuzun ismi MİNECRAFT...GERÇEKTEN BU OYUNDA KENDİME RAKİP TANIMAM :D :D<br />
<br />
Yaklaşık 2,5 seneden beri minecraft oynuyorum.Bu minecraft oyun yaz tatilimi bitiren bir oyundur Oyunun gerçek ücreti 50 tl dir.Ben almadım oynuyorum 50 tl verirseniz bazı ayrıcalık olucaktır siz bedavaya oynayabilirsiniz. <br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Minecraft boyutu 50 mb gerçekten 50 mb indirmeniz 10 dk almaz.Ve bu 10 dk herşeye değer.<br />
<br />
Minecraft isminde belli mine maden craft yapmak,oluşturmak <br />
<br />
Minecraft bildiğiniz oyunlara benzemez.Şöyle bir yoruma sakın kapılmayın 50 mb canım ekran görüntüsü pixel pixeldir.Aslında doğru oyun pixel pixel ve bütün dünya küp,agaç gövdesi küp,toprak küp ,güneş,ay hepsi küp kendi karakterinz bile küp.Bu oyun çok eski bir oyun nerdeyse bütün bilgisayarlar çalıştırabilir<br />
Bu oyun bana çok değişik bir şey gösterdi bilgisayarlar adına 50 mb oyun 1gb ram istiyor bu ne böyle aman tanrım.<br />
<br />
Oyunda ustalaşmanız yaklaşık 1 bilemediniz 2 ayınızı alır.2 ay içinde bütün oyunu çözersiniz<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfAiDkiLVcweE-F04L-w__j9y7fMey4VnAfV7xH6ockLHa3ZHIeD4XKNPPRNw0HNmqOcKsrkZxDCfVAEZYR4yWtvXj5OL9dltLVcz9T9f2PEGNgo5ytY0xHZBYnXlZWu2OfeLaQHo-/s1600/mine+craft+photos+%281%29.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfAiDkiLVcweE-F04L-w__j9y7fMey4VnAfV7xH6ockLHa3ZHIeD4XKNPPRNw0HNmqOcKsrkZxDCfVAEZYR4yWtvXj5OL9dltLVcz9T9f2PEGNgo5ytY0xHZBYnXlZWu2OfeLaQHo-/s320/mine+craft+photos+%281%29.jpg" width="294" /></a></div>
Minecraft tek kişilik oynanabilindiği gibi Serverlerdede oynuyabilirsiniz ben öncelikle size tek kişiliği öğreteceğim zaten tek kişiliği anlamadan serverlerde 5 dk sonra canınız sıkılır.<br />
<br />
Simdi size link vericem bu siteden indirebilirsiniz:<br />
<a href="http://bc.vc/FmlrOr#">http://bc.vc/FmlrOr#</a><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Tek kişilik(Singler player)<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-51569930059983730392012-10-07T04:24:00.001-07:002012-10-07T04:24:12.805-07:00Redbull 500ml yi Geçince...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-mlAtSI6yuRyjUmujJBAy3d5wh7IUthriR_HFsM9TfAC2bLnOmaAXVS-tIIXlGwPCdo58CHYompalGUYpAUdyzhhE7wmRJ8DhIP6vaVl5c4qG-dpM1Fw7U10Z6r2yB08y7O1DuIXL7XbB/s1600/first_kiss_2_3531x237d.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="335" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-mlAtSI6yuRyjUmujJBAy3d5wh7IUthriR_HFsM9TfAC2bLnOmaAXVS-tIIXlGwPCdo58CHYompalGUYpAUdyzhhE7wmRJ8DhIP6vaVl5c4qG-dpM1Fw7U10Z6r2yB08y7O1DuIXL7XbB/s400/first_kiss_2_3531x237d.jpg" width="400" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXns4BoA5J_BKR2soOsCLXyBcWOGALBMmRG8nHL4QrxPa85csLBecZ4lNeuvWJ4ai_S6GAvA19vwyT0k1JPXLm89Km3cGC_dxj8gRkkbtNl4DRIZLFfSydUz2oGc3siPmBhyuUi3sTF3NG/s1600/foto-hitler+face.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXns4BoA5J_BKR2soOsCLXyBcWOGALBMmRG8nHL4QrxPa85csLBecZ4lNeuvWJ4ai_S6GAvA19vwyT0k1JPXLm89Km3cGC_dxj8gRkkbtNl4DRIZLFfSydUz2oGc3siPmBhyuUi3sTF3NG/s320/foto-hitler+face.jpg" width="174" /></a></div>
Sorun bendemi bilmiyorum ama kötü yorumlar alıyorum.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-86398755770493045182012-10-07T02:14:00.000-07:002012-10-07T02:14:02.815-07:00Arkadaşımı Geri Alabilir miyim?<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:WordDocument>
<w:View>Normal</w:View>
<w:Zoom>0</w:Zoom>
<w:HyphenationZone>21</w:HyphenationZone>
<w:PunctuationKerning/>
<w:ValidateAgainstSchemas/>
<w:SaveIfXMLInvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid>
<w:IgnoreMixedContent>false</w:IgnoreMixedContent>
<w:AlwaysShowPlaceholderText>false</w:AlwaysShowPlaceholderText>
<w:Compatibility>
<w:BreakWrappedTables/>
<w:SnapToGridInCell/>
<w:WrapTextWithPunct/>
<w:UseAsianBreakRules/>
<w:DontGrowAutofit/>
</w:Compatibility>
<w:BrowserLevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel>
</w:WordDocument>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml>
<w:LatentStyles DefLockedState="false" LatentStyleCount="156">
</w:LatentStyles>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 10]>
<style>
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:"Times New Roman";
mso-ansi-language:#0400;
mso-fareast-language:#0400;
mso-bidi-language:#0400;}
</style>
<![endif]-->
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Kirli bir çocuk
tanıyorum. Öylesine kirli ve suçlu ki selam bile vermiyorum. Yüzüne bakmaktan
kaçınıyorum. Konuşmuyorum onunla, o kadar kaçıyorum ki ondan, sokakta görsem
yolumu değiştiriyorum. Oysa o benim en iyi arkadaşımdı. Aynı şişeden gazoz
içmiştik. Gofretimizi bölüşmüştük. Hiç küsmemiştik birbirimize. Kavga etmiştik
ama hiç küsmedik. Evet, canımı acıttı ama küsmek aklıma gelmedi. Severdim onu.
Ne güzeldi o zamanlar. Küçüktük, belki bu yüzdendir. Temizdik en azından.
Kirlenmemiştik daha. Temiz olduğuz kadarda saftık. Şimdiki gibi değildik. Fakat
şimdi çok değişti arkadaşım. Bilmiyorum beklide ben değişmişimdir. Ama ortada
bir değişiklik var. Kirlenmişlik var ortada. Anlayamıyorum. Neden kirlettiler
bizi? Ya da kim kirletti? Nasıl kirletti? Bilmiyorum. Kendimi bilmem ama
arkadaşımı biliyorum. Gözümün önünde değiştirdiler onu. Çevresi kirletti onu,
onunla yaşayarak kirlettiler, kendilerini kirletenlerle aynı sebepten. Bilmiyorum
o sebebi ama çok önemli olmalı. Yoksa bu kadar çaba ne için. Sinirleniyorum
bazen, temiz ve beraber büyüseydik olmaz mıydı? Yine içseydik aynı şişeden
limonlu gazozumuzu. Kavgada ederdik bazen. Yine küsmezdik. Sonra kaçardık
evden, akşam azarlanacağımızı bile, bile uzaklara giderdik. Olmaz mıydı? Olurdu
ama çok geç kaldım. Kurtaramadım onu, o da beni kurtaramadı. Kaybettik
birbirimizi dünya çöplüğünde. Yalanların, hilelerin ve kötülüklerin
zincirlerinin olduğu bir çöplükte. Gözlerim doluyor bazen, özlüyorum
arkadaşımı. Keşke diyorum, keşke büyümeseydik. Okula hiç başlamasaydık. Bizi en
çok kirleten okula. Yine kumdan baraj yapardık. Oyuncak kamyonlarımızla
yıkardık yaptığımız barajı. Sonra karnımız acıkırdı. Annem ekmeğin arasına
peynir koyar balkondan sarkıtırdı, bizim için yaptığı ipli sepet ile. İkiye
böler yerdik. Sonra tekrar dalardık oyuna. Ama biliyorum olmaz artık.
Kirlendik, çocuk değiliz artık. Çamurda kirlettiğimiz ellerimizden bile
kirliyiz. Topumuzu alıp kaçanlardan bile suçluyuz artık. Biliyor musunuz, ben
bu kirlilik içinde en çok arkadaşıma acıdım. Kendimden bile çok acıdım. Onun
hiç sansı olmadı. Ailesinin ve çevresinin kurduğu bataklığa saplandı o. Çok
hızlı oldu her şey. Kendisi bile anlayamadı. Benden uzaklaşırken suçlu ve
kirlilere yaklaştı. Bir baktım eskiden olduğu gibi saf ve temiz bir çocuk yok
karşımda. Karşımda, damarlarındaki akan kanı bile kirlenmiş, düşünceleri dahil
her şeyi suçluluk ağıyla kaplanmış biri var. Artık geri dönemeyiz. Şansımız
bile kalmamış olabilir. Yinede umutsuzlukla soruyorum. Arkadaşımı geri alabilir
miyim?</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-77649443225429222622012-10-07T01:46:00.000-07:002012-10-07T01:49:45.960-07:00Git Getir!<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:WordDocument>
<w:View>Normal</w:View>
<w:Zoom>0</w:Zoom>
<w:HyphenationZone>21</w:HyphenationZone>
<w:PunctuationKerning/>
<w:ValidateAgainstSchemas/>
<w:SaveIfXMLInvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid>
<w:IgnoreMixedContent>false</w:IgnoreMixedContent>
<w:AlwaysShowPlaceholderText>false</w:AlwaysShowPlaceholderText>
<w:Compatibility>
<w:BreakWrappedTables/>
<w:SnapToGridInCell/>
<w:WrapTextWithPunct/>
<w:UseAsianBreakRules/>
<w:DontGrowAutofit/>
</w:Compatibility>
<w:BrowserLevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel>
</w:WordDocument>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml>
<w:LatentStyles DefLockedState="false" LatentStyleCount="156">
</w:LatentStyles>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 10]>
<style>
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:"Times New Roman";
mso-ansi-language:#0400;
mso-fareast-language:#0400;
mso-bidi-language:#0400;}
</style>
<![endif]-->
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Tezkere çıktı. Savaşa
gideceğiz. Suriye’yi bir günde yıkacağız. Ne güzel cümleler değil mi? Tabi cahil
ve düşüncesiz, her kışkırtmaya cevap vermek isteyen Türk toplumu için. Güçlüyüz
ya biz. Ordumuz çok büyük. Yüce, yenilmez, korkunç ve insana bir özgüven
veriyor. Hayır, kardeşim bu tezkere beni üzüyor. Aslında tezkere değil bu
yorumlar üzüyor beni. Bilmiyorlar tezkerenin savaş için değil gözdağı,
psikolojik baskı için çıkarıldığını. Hemen akıllarına savaş geliyor. Savaş
onlara kolay. Bilmiyorlar savaşı<br />
<br />
Şiddeti ve ölümü gördük. Ama savaş hakkında bir şey bilmiyoruz. Savaşalım diyen
kuşak hiç savaş görmedi, yaşamadı, ölümün nefesini ensesinde hissetmedi. Bilemez
o duyguyu. Savaş hakkında beni en çok nefrete düşüren ise savaşı isteyenler ya da
çıkaranlar savaşmaz. Asker savaşır. Masum asker. Ölen askerde masumdur, öldüren
askerde. Acıyı onlar tadar. Korkuyu onlar yaşar. Kolay değil, ölmen
karşılığında sana sadece toprak verecekler. Savaşta yaşamak gibi bir lüksün
olmayacak.<br />
<br />
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Diyelim savaşa girdik. Ne olacak peki.
Düşündünüz mü hiç? Ben düşündüm. Katran kadar yoğun acı olacak. Savaşın korkusu
hepimizin iliklerine işleyecek. Kan olacak en çok, ağlayan çocuklar olacak ve
en sert akan nehirlerden bile sert gözyaşları akacak. Yıkılacak taş bayır,
yanacak sokaklar, yanacak evler, yanacak yürekler. Babalar bile ağlayacak
arkadaş. Kocaman adam küçücük olacak. Yığılıp kalacak bir köşeye. Omzunda bol
yıldız olan biri gelip üzülme diyecek. Olmaz, üzülecek o baba, eğer savaşa
girersek. <br />
<br />
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Şimdi soruyorum sana cesur ve gurulu
Türk genci ister misin tüm bunlar olsun? İster misin o baba ağlasın. İster
misin bombalar patlasın. İster misin savaşa girelim, dağı taşı yaralım, yakıp
yıkalım tüm şehirleri. Gücümüz yeter, zaten kendi gücünü kaybetmiş Müslüman bir
devlete kuşkun olmasın. Oysa milli duygularını bir kenara bırakıp insansal
duygularını kullanıp sağduyulu düşünseydin anlardın tüm bunları.<br />
<br />
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Hala savaş mı istiyorsun. Kan emmekten
şişmiş olan sivrisinekler uğruna savaş ve kaybettiğini sandığın onurunu kurtar.
Git kurtar. En basitinden kazancın ne olacak? Giden canları geri mi
getireceksin yoksa birkaç canda sen mi götüreceksin?</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-82845684435040933202012-10-05T06:16:00.002-07:002012-10-05T06:16:36.297-07:00Arkadaşımı Geri Alabilir miyim?<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:WordDocument>
<w:View>Normal</w:View>
<w:Zoom>0</w:Zoom>
<w:HyphenationZone>21</w:HyphenationZone>
<w:PunctuationKerning/>
<w:ValidateAgainstSchemas/>
<w:SaveIfXMLInvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid>
<w:IgnoreMixedContent>false</w:IgnoreMixedContent>
<w:AlwaysShowPlaceholderText>false</w:AlwaysShowPlaceholderText>
<w:Compatibility>
<w:BreakWrappedTables/>
<w:SnapToGridInCell/>
<w:WrapTextWithPunct/>
<w:UseAsianBreakRules/>
<w:DontGrowAutofit/>
</w:Compatibility>
<w:BrowserLevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel>
</w:WordDocument>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml>
<w:LatentStyles DefLockedState="false" LatentStyleCount="156">
</w:LatentStyles>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 10]>
<style>
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:"Times New Roman";
mso-ansi-language:#0400;
mso-fareast-language:#0400;
mso-bidi-language:#0400;}
</style>
<![endif]-->
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-spacerun: yes;"></span><br />
<br />
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Kirli bir çocuk tanıyorum. Öylesine
kirli ve suçlu ki selam bile vermiyorum. Yüzüne bakmaktan kaçınıyorum.
Konuşmuyorum onunla, o kadar kaçıyorum ki ondan, sokakta görsem yolumu değiştiriyorum.
Oysa o benim en iyi arkadaşımdı. Aynı şişeden gazoz içmiştik. Gofretimizi
bölüşmüştük. Hiç küsmemiştik birbirimize. Kavga etmiştik ama hiç küsmedik.
Evet, canımı acıttı ama küsmek aklıma gelmedi. Severdim onu. Ne güzeldi o
zamanlar. Küçüktük, belki bu yüzdendir. Temizdik en azından. Kirlenmemiştik
daha. Temiz olduğuz kadarda saftık. Şimdiki gibi değildik. Fakat şimdi çok
değişti arkadaşım. Bilmiyorum beklide ben değişmişimdir. Ama ortada bir
değişiklik var. Kirlenmişlik var ortada. Anlayamıyorum. Neden kirlettiler bizi?
Ya da kim kirletti? Nasıl kirletti? Bilmiyorum. Kendimi bilmem ama arkadaşımı
biliyorum. Gözümün önünde değiştirdiler onu. Çevresi kirletti onu, onunla
yaşayarak kirlettiler, kendilerini kirletenlerle aynı sebepten. Bilmiyorum o
sebebi ama çok önemli olmalı. Yoksa bu kadar çaba ne için. Sinirleniyorum
bazen, temiz ve beraber büyüseydik olmaz mıydı? Yine içseydik aynı şişeden
limonlu gazozumuzu. Kavgada ederdik bazen. Yine küsmezdik. Sonra kaçardık
evden, akşam azarlanacağımızı bile, bile uzaklara giderdik. Olmaz mıydı? Olurdu
ama çok geç kaldım. Kurtaramadım onu, o da beni kurtaramadı. Kaybettik
birbirimizi dünya çöplüğünde. Yalanların, hilelerin ve kötülüklerin
zincirlerinin olduğu bir çöplükte. Gözlerim doluyor bazen, özlüyorum
arkadaşımı. Keşke diyorum, keşke büyümeseydik. Okula hiç başlamasaydık. Bizi en
çok kirleten okula. Yine kumdan baraj yapardık. Oyuncak kamyonlarımızla
yıkardık yaptığımız barajı. Sonra karnımız acıkırdı. Annem ekmeğin arasına
peynir koyar balkondan sarkıtırdı, bizim için yaptığı ipli sepet ile. İkiye
böler yerdik. Sonra tekrar dalardık oyuna. Ama biliyorum olmaz artık.
Kirlendik, çocuk değiliz artık. Çamurda kirlettiğimiz ellerimizden bile
kirliyiz. Topumuzu alıp kaçanlardan bile suçluyuz artık. Biliyor musunuz, ben
bu kirlilik içinde en çok arkadaşıma acıdım. Kendimden bile çok acıdım. Onun
hiç sansı olmadı. Ailesinin ve çevresinin kurduğu bataklığa saplandı o. Çok
hızlı oldu her şey. Kendisi bile anlayamadı. Benden uzaklaşırken suçlu ve
kirlilere yaklaştı. Bir baktım eskiden olduğu gibi saf ve temiz bir çocuk yok
karşımda. Karşımda, damarlarındaki akan kanı bile kirlenmiş, düşünceleri dahil
her şeyi suçluluk ağıyla kaplanmış biri var. Artık geri dönemeyiz. Şansımız
bile kalmamış olabilir. Yinede umutsuzlukla soruyorum. Arkadaşımı geri alabilir
miyim?</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-29762785544089856532012-09-28T14:37:00.001-07:002012-09-28T14:37:18.143-07:00Elimden GeldiğinceKarakelem çizmeye başlayalı bir büçük ay oldu.Daha yeniyim yani.Çoğunlukla akşam saatlerinde çiziyorum.Saçlar ve dişlerdeki sorunumu yeni yeni çözmeye başladım.Resimleri görüyorsunuz.İlk çalışmalarımdan en son çalışmama göre sıralamış olduğum fotoğrafları yorumlarken gaddar davranmazsanız mutlu olurum.Bu arada son resme iyi bakın.Son resim güzel oldu.Bir de şu imza meselesine alışamadım.İmzasız resimlerde benim yani bilin diye söyledim.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<br />
<br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXWufehp7xyYTQ1vmsRDMr_u4hBzb1ux-WOKHsD_XMiHyJH5KePsl3D2qmnxSzgWHpxdtBVPmB1qcoUpBnOBmElQ1853UBemP_nYqL3QAPkaDd57g47zXLOLT5Ak5p32OPYCrTRjElmpyR/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC043400.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="310" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXWufehp7xyYTQ1vmsRDMr_u4hBzb1ux-WOKHsD_XMiHyJH5KePsl3D2qmnxSzgWHpxdtBVPmB1qcoUpBnOBmElQ1853UBemP_nYqL3QAPkaDd57g47zXLOLT5Ak5p32OPYCrTRjElmpyR/s400/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC043400.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhnUJWtDNNEhm1GC5E6GxXAb8b58RKzQgw1pumS_mmKiEJm0Cs45dsOjBeOX_KQ8TMthujeAIEsN_sY56aXc6hDwzElKw9QCyoHrKlU-1-97pvU0GlbeVV8NwGpOo5STkl8kSZSu-Rp-OF0/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC0453.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhnUJWtDNNEhm1GC5E6GxXAb8b58RKzQgw1pumS_mmKiEJm0Cs45dsOjBeOX_KQ8TMthujeAIEsN_sY56aXc6hDwzElKw9QCyoHrKlU-1-97pvU0GlbeVV8NwGpOo5STkl8kSZSu-Rp-OF0/s400/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC0453.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJLkRJsba6B-CKzaWGFxgKPydlO2nof4RzoedR0-1rE48AP9OrbWHwfTEpZMewm0dkBHdVRoKA2OokP_7gCPfxu-TI1CWks7NKJnUZ30dJHP34EWJPcqR1cC-y0791n2t4axTg92F0UFYg/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC0459.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJLkRJsba6B-CKzaWGFxgKPydlO2nof4RzoedR0-1rE48AP9OrbWHwfTEpZMewm0dkBHdVRoKA2OokP_7gCPfxu-TI1CWks7NKJnUZ30dJHP34EWJPcqR1cC-y0791n2t4axTg92F0UFYg/s400/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC0459.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhc03M9EPNOJ_V8CEu7OTXXwZIbhx0mxz6A6vnfc_0hPo-kxJz2GwMwQfe3NHejVLv-ej6R03enbrg9bIMevjK8BZyKEhwAeBmetdWDf-jc92RdzyKStcMEcC2bdi4y_90o1ohjOOadt_rT/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC0461.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhc03M9EPNOJ_V8CEu7OTXXwZIbhx0mxz6A6vnfc_0hPo-kxJz2GwMwQfe3NHejVLv-ej6R03enbrg9bIMevjK8BZyKEhwAeBmetdWDf-jc92RdzyKStcMEcC2bdi4y_90o1ohjOOadt_rT/s400/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC0461.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVnkDqhu16XCijxXNilXZlNWsYaEpq0n0ABQbYeH6yQYFh9VTWKlnoY1hVAnjupgem2OoEO3otPsNHp5l9mdEMGqQ-f8Xlr4SyRnJmVPO91oxmavWTmvSOMlUGt8fTdeSbFt_J6NRsrZdA/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC0480.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVnkDqhu16XCijxXNilXZlNWsYaEpq0n0ABQbYeH6yQYFh9VTWKlnoY1hVAnjupgem2OoEO3otPsNHp5l9mdEMGqQ-f8Xlr4SyRnJmVPO91oxmavWTmvSOMlUGt8fTdeSbFt_J6NRsrZdA/s400/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC0480.jpg" width="290" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiafVXVj82YRXFkMatOmWBgiJ-P5R6rIf5Y2dHBlDLOjNVO7tFTx1nKJEm9J58iO_6iKleIj7JGIY5Stx8DkpBDE8yF63otUAE2sBnxYVbJ2iH921iD1dKWP6SL4EQnBRmrbhY8fC0oLcFI/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC0606rrrf.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiafVXVj82YRXFkMatOmWBgiJ-P5R6rIf5Y2dHBlDLOjNVO7tFTx1nKJEm9J58iO_6iKleIj7JGIY5Stx8DkpBDE8yF63otUAE2sBnxYVbJ2iH921iD1dKWP6SL4EQnBRmrbhY8fC0oLcFI/s400/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC0606rrrf.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuHMXEsGj83zQYGO_ONYEQ9wodN9iaTHWm0fDpPlN6pf2UDswe08hT-iYTL3rD7qGAD1Q33dBIpn4u_j_Xg2h_enId6PnfbtsTWbW73SNoJvvaebNHLJCcnunz9o9AfBxVeKk8UxG5yg8n/s1600/ddd.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="208" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuHMXEsGj83zQYGO_ONYEQ9wodN9iaTHWm0fDpPlN6pf2UDswe08hT-iYTL3rD7qGAD1Q33dBIpn4u_j_Xg2h_enId6PnfbtsTWbW73SNoJvvaebNHLJCcnunz9o9AfBxVeKk8UxG5yg8n/s320/ddd.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEPdYKlNP6Puklaj2aoeL5Fe_o6V2prQMR37Otp_s-ZD6fzCT3u5S_8G12vMnxGU07t6rsSCN1mjMVdWv2z4RdszNyf3IB0aHl07GIN1ht84cGLE0QmDUcVvfniWECe7W356aYLyylzK_t/s1600/facebook.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEPdYKlNP6Puklaj2aoeL5Fe_o6V2prQMR37Otp_s-ZD6fzCT3u5S_8G12vMnxGU07t6rsSCN1mjMVdWv2z4RdszNyf3IB0aHl07GIN1ht84cGLE0QmDUcVvfniWECe7W356aYLyylzK_t/s400/facebook.jpg" width="207" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhttECfBphoxAqw-NEDMmfQ1tYz2my1yGfhyphenhyphenrZHBQtY87z76bP3XyLfJPTbXOvUmbrADhG4-0YFeUqBK0wUwZGd0THHAWFucvKryzKVCjLeKJCIRTkYCOnoAOAfIhQyXNoaTV5KDfnRj288/s1600/Will-I-love-you-will-smith-7681749-1124-85155.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="376" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhttECfBphoxAqw-NEDMmfQ1tYz2my1yGfhyphenhyphenrZHBQtY87z76bP3XyLfJPTbXOvUmbrADhG4-0YFeUqBK0wUwZGd0THHAWFucvKryzKVCjLeKJCIRTkYCOnoAOAfIhQyXNoaTV5KDfnRj288/s400/Will-I-love-you-will-smith-7681749-1124-85155.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-33411367888440127572012-09-25T08:20:00.002-07:002012-09-25T11:44:50.986-07:00Objektifimden Kareler<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFs3l-l3XGcBLc-HOmCjPgnosg8mybnZeI1OLnexqj9ucIyyNnB-bU86kyIAU_5fvuqRE7KR8IfWOCyjO1f_KUwXv0I-sEpMR8FMKNqg4hg8hYJtT5M24Gro_VGfTi6YD-6s0xCvAK/s1600/DSC05659.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFs3l-l3XGcBLc-HOmCjPgnosg8mybnZeI1OLnexqj9ucIyyNnB-bU86kyIAU_5fvuqRE7KR8IfWOCyjO1f_KUwXv0I-sEpMR8FMKNqg4hg8hYJtT5M24Gro_VGfTi6YD-6s0xCvAK/s640/DSC05659.JPG" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiU3-nMSapNU-2LhHq3nBBUvfN2Hm512D7a-9lOyQrH7PEmjS2mUoU8EnBlR0chqUNlaoAAWXRXcVjl4sYKaRJ5KCvEMFaB-0B11_i1Vmo9VfuSNHW78kK3RxGglELa7J3Y3oT_OLv/s1600/DSC05661.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiU3-nMSapNU-2LhHq3nBBUvfN2Hm512D7a-9lOyQrH7PEmjS2mUoU8EnBlR0chqUNlaoAAWXRXcVjl4sYKaRJ5KCvEMFaB-0B11_i1Vmo9VfuSNHW78kK3RxGglELa7J3Y3oT_OLv/s640/DSC05661.JPG" width="640" /></a></div>
<br />
Yaklaşık yirmi gün önce gece bir civarında bilgisayarım başında oyun oynuyordum.Birden bire canım camdan bakmak istedi camı açtım, hava aldım, biraz etrafıma baktıktan sonra camın tam kenarında iki göz gördüm.İlk başta çözemedim ama bir süre sonra bir kuş olduğunu anladım.Galiba bu bir kumruydu elimi sallayarak onu kaçırmaya çalıştım ama bir türlü gitmedi hemen annemi çağırdım annem yuva yapmıs olabilir dedi.Bende şaşırdım yuva yaptığı yer dikenli bir çiçekti.Annem bana oğlum elleme yarın gider belki dedi.Bende tamam dedimdeyip yattım.Sabah kalktığımnnemda kuş gerçekten yoktu ama bu sefer iki tane yumurta gördüm ve çok sevindim.Araştırdım öğrendim ki anne ve baba sırayla bakıyormuş yuvaya sabah anne gece baba geliyormuş.Şimdi yumurtadan çıktılar kocaman oldular en kısa zamanda helyum gazı takipcilerine ulaştıracağım.<br />
<br />
Saygılar<br />
Alper BostancıoğluUnknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-62381753866321192262012-09-22T02:27:00.000-07:002012-09-22T07:07:26.154-07:00Sorumda Yok Sorunumda<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
Öyle bir gençlik düşününki en başta hiç soruları yok.Her şeyi biliyorlar ya da biliyormuş gibi yapıyorlar.Bir diyer ve en güçlü ihtimal ise sorularını sormuyor, belkide soramıyorlar.Soramadıkları içinde bilmiyor, öğrenemiyor ve cevapsız kaldıkları için yargılayamıyorlar.Bu yüzden korkak, çekingen ve soru sorarken defalarca alacağı cevabı düşünüp, kendini sorusunu sormaktan vazgeçiren bireyler haline geliyorlar.Geldiler bile.Geldiklerinde ise zamani gençliği neden böyle denildi.Çünkü içine kapanmış iletişim zorluğu çeken ve yakınlaşma sorunları olan gençleri buldular karşılarında.Önemsemediler ve gariplediler.Bir adım daha uzaklaştılar gençlerden.Neden dinlemediniz, neden cevaplamadınız soruları, neden ne kadar gereksiz olduğunu düşündünüz.Ben soruların saçma, anlamsız ve gereksiz bulunduğu için cevaplanmayıp durumun bu hale getirildiğine inanıyorum.<br />
<a name='more'></a>Sanmayın ki her soru cevaplansın istiyorum.Cevaplanmaya deymeyecek sorularda olabilir ama aradaki fark iyi analiz edilmeli.Şimdi ise bunun daha ne kadar devam edeceğini düşünüyorum.Genç birey sorusunu ne zaman ince ince düşünmeden soracak? Ne zaman öğrenme arzusuna direnmeyi bırakacak? Ne zaman cevap alacağından emin olarak soracak sorularını? İnanın bunu bende bilmiyorum.Bilemem de zaten.Cevap bende değil<br />
İkinci mesele ise bu gençliğin soruları olmadığı gibi sorunları da yok.Çok rahatlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında bir bakşa tabirle.Her şeyleri var.Her dedikleri fazlasıyla yapılıyor.Öyle değil işte.Genç nesili kendileri ile kıyaslayanların düşünceleri bunlar.Genellikle cümleleri bizim zamanımızda şöyle olurdu böyle olurdu diye başlar.Ama şimdi sizin zamanınızda yaşamıyoruz.Siz gençleri kendi zamanınızda yaşatmaya çalışıyorsunuz.Cümlelerimden sakın başı boş bırakın demek istediğimi düşünmeyin.Asla demem bunu.Başı boş bırakıldığında ne olduğunu çok iyi biliyorum ve görüyorum.Anlatmak istediğim şey artık zamanın değiştiği.Eskisi gibi yaşanılmayacağı.Zorlanırsa ne olacağınıda kestirmekte zor değil aslında.Zaten kaybedilmek üzere olan gençliği kaybetmeye bir adım daha yaklaşılmaktan başka birşey olmaz bu zorlama.Küçücük ve aklıma ilk gelen bir örnek vereyim.Gençlerdeki özenme duygusu.Çoğu genç özenmesi ve örnek alması gereken kişiliği yanlış seçer ve sonunda kişiliği tamamlanmamış bir birey olarak topluma girer.Örnek alma konusunda en son seçeceği kişi ise onun her hareketine kötü, aşşalayıcı ve rencide edici yorumlarda bulunan ailesi olacaktır.Bu tür yorumları daha çok sorun yaratmak için yapmadıklarını düşünüyorum.Sadece kendilerine göre yanlış olan davranışları genç bireye anlatırken kullandıkları üslüp ve konuşma tarzlarında var sorun.Neden daha sert ve emrivaki konuşma tarzından vaz geçmiyorlar.Aralarındaki bağı neden yıpratıyorlar.Ben merak ediyorum kaç büyük genci karşısına alıp edepli ve cağdaş bir dille konuştu.Sayısı gerçekten çok az.Bunun yerine ne yapıldığını söyliyeyim.Genç yapılması istenmeyen bir harekette bulunur.Yetişkin gelir genci aşşalar, kızar, bağırır, çağırır, rencide eder ve genci kendinden iyice uzaklaştırır.Kendince onun bu dilden anladığını düşünür.Dedimya kendince düşünür.Tüm bunlar sadece birkaç sorunken büyüyüp sorun bankaları haline gelir.Genç ise bu bankanın vezne görevlisidir.Kişiler gelir ya sorun yatırır ya sorun çeker.Bu alışveriş genci yıpratır.Sonuç ise ilk paragraftaki gibi olur.Çekingen, suskun, meraksız dolayısı ile cahil, kendini tam anlamıyla bulamamış ve daha aklıma gelmeyen bir sürü olumsuz kişilik özelliklerine sahip olurak büyür genç.Belkide aklıma gelmeyen düzinelerce sorunları olacaktır.Bunlar sadece düşünebildiklerim.Sroumlulerı ise belli.Daha da yazmak isterdim ama konunun dahada içine girmeye başlayınca bataklık etkisi yapıyor.Toparlayamayıp batıracağım için burada bırakıyorum.Fikir ve düşüncelerimi sonuna kadar okuduğunuz ve sabrettiğiniz için gerçekten mutluluk duyuyorum.Daha iyi bir gençlik ve gelecek dileğiyle mutlu yaşamlar diliyorum.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-63558872643230082522012-09-16T04:51:00.000-07:002012-09-16T04:51:46.773-07:00Irkçı Değilim Allah Belamı Versin Bir çocuk geliyor dünyaya.Koyu renkli,esmer bir çocuk.Kimliğinde müslüman ve Türk vatandaşı olduğu yazıyor.Yinede sevilmiyor.Büyüyor,okula başlıyor.Arkadaşları onu sevmiyor.İstanbul Türkçesi konuşmuyor diye, rengi koyu diye, meshebi farklı diye.Yanlız kalıyor.Büyümeye devam ediyor.Ondan taş atmasını istiyorlar.Para veriyorlar, kandırmaya çalışıyorlar.O kabul etmiyor.Ben ülkeme ihanet edemem diyor.Sevilmediği ülkesine ihanet etmiyor arkadaşları gibi.Ailesi zorlanıyor.Daha fazla dayanamayıp büyük şehirlere göç ediyorlar.İçinden geçiriyor burası daha kötüymüş diye.Çünkü burada hiç ama sevilmiyor.Onları sevmeyenler bilmiyorki neden buralara geldiklerini.Bilseler severler ama bilmiyorlar.Öğrenmek için çaba bile gösteriyorlar.Esmer çocuk kendini azınlık gibi hissediyor.Yinede onu kandırmak isteyenlere kanmıyor.İş arıyor ama kimse ona iş vermiyor.Nedenini anlamışsınızdır.<br />
Anlatmak istediğim çok basit.Genelleme yapıyoruz.Esmer mi, Türkçesi bozuk mu, memleketi duğuda mı işte o çocuk ne yaparsa yapsın bizim gözümüzde piç, bölücü, hırsız, yaşamaya bile hakkı yok.Hani Van'da deprem olmuştu.Etrafımda çok duydum.Ohh bee Allah belalarını verdi.Yada buna benzer laflar.Yunus vardı enkazın altından anlamsızca bakan.O çocuğa dediler işte iyi olmuş diye.Bende diyorumki.İnsan mısınız lan siz he. Babasından gizli gittiği internek kafe üstüne yıkılmış çocuğun.O çocuk mu bölmeye çalışıyor vatanı.O mu vuruyor Mehmet'leri.Onun ne suçu var bu hakaretleri almak için.Yada Yunuz gibi nice çocuk.Dışlanıyorlar.Dışlanan insanı kandırmak kolaydır.Kendinizi onların yerine koyun.Kimse seni sevmiyor, dışlanıyorsun, öte yandan birileri yanına geliyor ve diyorki bize katıl biz senin yanındayız.Ne yapardınız siz.Şimdi bana derler, terör yanlısısın sen, onları savunuyorsun sende onlardansın.Hayır asıl sen onlardansın.Böyle yaptıkça bölünmeye dahada yardımcı oluyorsun.Belki çok iyimser yazmış olabilirim.Olsun.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-9828339350612394422012-09-16T04:07:00.001-07:002012-09-16T04:08:28.644-07:00Tekrar Tekrar Dinlemek İstiyorum<br />
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgkEBFz1KAHRm3Ypujz8Ik6lC-wUGDC7bEVEyqZit8cNqO1lT_lzrwN8zW9La0PHLoGwNUCzwkmi-BEm8JizOJmFhIM9ojgI2NHsbuT3Z-e6ZbiXuPAthcnX86eULlcBkuyeOBYVCTfzIFk/s1600/dddddddd.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgkEBFz1KAHRm3Ypujz8Ik6lC-wUGDC7bEVEyqZit8cNqO1lT_lzrwN8zW9La0PHLoGwNUCzwkmi-BEm8JizOJmFhIM9ojgI2NHsbuT3Z-e6ZbiXuPAthcnX86eULlcBkuyeOBYVCTfzIFk/s320/dddddddd.jpg" width="227" /></a> Hani bazı şarkılar vardırya, çıktığında bulursun bir yerden yüklersin müzik çalarına, telefonuna, bilgisayarına sonrada bıkana kadar dinlersin. Ama nasıl bir dinlemedir o.Tekrar modunu açarsın ne zaman bitip ne zaman başladığını bilmezsin.Yatarken dinlersin, otururken dinlersin, o kadar dinlersinki etrafında ne olup bittiğini bile anlayamazsın.<br />
Son zamanlarda bu tür şarkılar çok çıkmıyor sanırım.Kafiye olsun yeter, ya da disko, barlarda miksleri çalınsın.Tamam çalınsında işin sanat boyutu nerde kaldı.Sözlere bir bakıyorsun alakasız saçma salak şeyler.Eskiden yabancı şarkılar için kullanırdım salak saçma lafını ama şimdi fark ettim ki yabancı şarkılar daha güzel olmaya başladı.Şahsen ben türkçe yerine yabancı dinliyorum.Demek istiyorumki müzik kalitemiz herçekten düştü.Önüne gelen söz yazıp seslendiriyor.Sözlerin yada sesinin güzel olmasına gerek bile kalmadı değil mi? Seste yapılan oynamalarla ortaya sürüyorlar şarkıları.Yada parası olanların elinde dinlediklerimiz.Bize sadece seçmek düşüyor.Bu arada dedem Türk sanat müziği dinler bende birkaç defa dinledim.Sanat budur kardeşim.Ya da 60,70,80'li yıllarda yapılan çarkılardadır sanat.90'lı yıllarda yapılanlara değinmek bile istemiyorum. :) . Güldüm çünkü o nasıl bir dans şeklidir, o nasıl sözlerdir. Ha güzel şarkılarda oldu olmadı değil.Yinede değişik tarzlar damgasını vurmuştu 90'lara.Şimdi ise biliyorsunuz işte. Dinlemeyecek gibi değil ama bana göre sanat değil bunların yaptıkları.Aslında çok fazlada eleştirmek istemiyorum. Ne haddime zaten.Ama eski ve yeniyi karşılarştırdığımızda durum ortada bence.Umarım hislerimi anlatabilmişimdir.Hani sorarlarya ünlülere söylemek istediğiniz son birşey varmı, banada sorduğunuzu farzederek cevaplıyorum, ülkemde ve dünyada barış içinde günler geçirmek dileğiye teşekkürlerimi sunuyor satırlarıma son veriyorum.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-72626023802444964942012-09-15T12:15:00.000-07:002012-09-15T12:15:05.004-07:00Bana Göre Blogculuk Onlara göre 'H'it Arzusu Hemen yazıya girmeliyim çünkü yazıdan sonra çizime geçeceğim.Daha sonrada logo tasarlıyacağım.<br />
Bana göre blogculuk hit almak için yapılan bir iş olmamalı. Kendine blogcu diyen insanlar gündemdeki konulara göre içeriğinde küçük oynamalar yapılan yazıları kendi bloglarında paylaştıkça paylaşıyorlar.Bunlar bende yaptım yapmadım değil ama şu sıralar bloğumda köklü değişikliklere gidiyorum.Önceleri aklıma eseni yazıyordum.Ayrıca çalıntı içerikte kullandım.Ama artık sadece kendi yazılarımı yazacağım.Zaten internetin hızla yayıldığı bir toplumda yaşıyoruz önüne gelen blog açıyor.Sorsan hayatında kaç kitap okudun diye.Yada en son neyi okudun desen öylece sana bakar.Okumadan yazamazsın arkadaş! E yazamayıncada çalarsın. Amacı ise daha çok hit almak.Tamam hitini aldın ama senin adın nerde kaldı.Sadece o bilgiye erişmek isteyenlere yardım etmiş oldun.Bence amacın onlara yardım etmek değildi.Neyse dediğim gibi önüne gelen blog açar oldu. Biri farklı görünmek için açıyor biri canı sıkılıyor açıyor.Sonuçta ortalıkta sayısız blog sayısız birbirinin aynı yazılarla doldu.Bu çalma işi zincirleme gidiyor.Tüm bunları bir kenara bırakalım.Onlar affedilir şeyler.Ya yazılarında önüne geleni eleştirenlere ne demeli.Eleştirinin 'e' sini bilmeden ağzına geleni söyler dururlar.Hakaretler ve küfürler havada uçuşur. Tamam, eleştirirsin ama eleştiri hakaret ve küfürle olmaz. Keskin cümlelerle ve ve kelime oyunlarıyla olur eleştiri.<br />
Blogculuk, fikirlerini, düşüncelerini, öneri ve görüşlerini büyük kitlelere ulaştırmak için kullanabilinecek bir araçtır.Bunu muazzam şekilde yapanlar var ve bazıları benim gerçek anlamda örnek aldığım blogcular ve bloglar.Bir konu hakkında bilgisi olan insanlar ve sadece o konu hakkında yazıyorlar.Mesela karışık yazılar yaza bir bloğun hiti günlük üç bin, filmler hakkında eleştiri yapan ve kendine özgün bir bloğun hiti ise günlük beş yüz, bana sorarsanız hangisi başarılı diye filmler hakkında eleştiri yapan blog derim.Adam ssadece filmler hakkında yazıyor ve o filmi izleyen yada izlemek isteyen kişilere hitap ediyor.Kısaca blogculuk kendin olmaktır.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-54175194185047180802012-09-15T07:22:00.002-07:002012-09-15T09:30:25.686-07:00Oldu mu Müdürüm? Güzel yaptım mı? Okula giderken tatili şafak sayar gibi saymıştım.Tatil geldi bu sefer okulu sayar oldum ve 2 gün kaldı okula.Yine yatağımda uzandım birkaç yazı okudum.Yazılar tatil ve okulla ilgili eleştirilerdi.Hemen aklıma kendi tatilim geldi.Düşündüm, ne yaptım lan ben bu tatilde dedim.Sonra içimdeki ses yattın oğlum hep yattın dedi.Gerçektende hep yattım.Gece 3-4 gibi yatıp sabah 11 de kalktım.Haftada en fazla 1 gün dışarı çıktım.O da kendimi mecbur hissettiğim için.Zevk için çıktığımı hatırlamıyorum.Hatta odamdan bile çıkmadığım günler oldu.Sadece tuvalet için çıktım.Komik gelebilir ama traş bile olmadım.<br />
<a name='more'></a><br />
Birçok arkadaşım beni unuttu bende birçok arkadaşımı.Unuturum tabi ne aradım ne sordum.Sosyal medyadan benimle iletişime geçmek isteyenler oldu ben ise sebebini bilmeden cevap vermedim hatta onları arkadaşlıktan sildim.Tatil boyunca ne misafirliğe gittim ne düğüne.Abartmıyorum ama ben hep evdeydim.Ders de çalışmadım, kaldığım dersleri geçmek için çalışmam hariç.Ayrıca koca tatilde denizede gitmedim.Gidebilirdim ama gitmedim.Alışverişe bile gitmedim.Hani şu yabancı dizilerdeki yaz arkadaşlıkları varya.Grupça gezilir tozulur, yiğilir içilir.Heh işte onları yapmadım.Arkadaşlık bağlarım koptu ya.İletişim sorunları yaşadım.Agrasifleştim kısacası.<br />
Dikkat ettiyseniz hep -madım ekini kullandım çünkü yapamayacağım şeyler değildi bunlar.Yapmadıklarımdan devam edelim diyebilmek isterdim ama birilerine göre o kadar az şey yaptımki yapmadığım şeyleri tam kestiremiyorum<br />
Peki ben yatmaktan başka ne yaptım? Bolca yazı yazdım, roman denemeleri yaptım, bilgisayar oyunları oynadım, 3 kalın kitap bitirdim, sayısız film izledim, karakalem çalışmalarına başladım, gündemi hep takip ettim ve politikadan anlar oldum, hergün radyo programları dinledim ve mizah anlayışım değişti, bazı şeylerin değerini öğrendim, korkularımdan kurtuldum, birdaha yapmayacağım şeyleri keşfettim ve en önemlisi ise hiçbirşey yapmadığımda yapabildiğim bir şeyi yaptım.Çoğu insanın aklının alamayacağı kadar hayal kurdum. O kadar çok hayal kurdum ki yanlızlığımı bile unuttuğum saatler oldu (şizofren değilim çok şükür).Hayal kurmak diğince aklınıza uçuk şeyler gelmesin. Mantık süzgecinden iki defa geçirilen hayaller bunlar.Ne uçuk ne saçma nede komik. Aslında ben hayal bile kurmazdım.Ama kurmam gerektiğini fark ettim.Her neyse tatile dönelim.Evet, daha önce benim olmayan çok özellik kazandım.Birçok değerimide kaybettim.Ama kaybettiklerimi kazandıklarım kadar önemsemiyorum.Daha yazmadığım çok şey kazandım.<br />
Tavsiyem ise benim yapmadıklarımı yapın belki benden daha çok şey kazanırsınız.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-33332193643681603322012-09-15T00:40:00.000-07:002012-09-15T00:40:19.825-07:00Galil'in İncelikleri Crossfire hayranları için bir yazı yazmak geldi içimden.Yazının içeriği Galil denen silahın incelikleri olacak.Öncelikle silahı alan yada almak isteyenlere şunları söylemek istiyorum.Almak istiyorsanız almayın aldıysanızda satmayın,alışmaya çalışın.Almayın diyorum çünkü silahı kullanmak ve alışmak için gerçekten zaman gerekiyor.Galil sert bir silahtır.Ben ona yırtıcı diyorum.Kalabalık ortamlarda korkmadan ortaya dalabilirsiniz. 35 mermisi bitene kadar 3-4 kişiyi götürebilirsiniz hatta şansınız varsa bir kenara çekilirsiniz.O 35 mermi beni hiç yarı yolda bırakmadı.Teketek düellolarda ise rakibin üstüne korkmadan gidin derim ben fakat gitmeden rakibin silahınada dikkat edin.Ayrıca rakibin silah kullanma kabiliyetinide iyi bilmeniz gerekli.Anladığınız gibi yakın çarpışmalarda silahı tanıyanlar için ölüm makinesi.Peki uzak mesafelerde? Şahsen ben uzak mesafelerde 5 mermi kullanmadan işimi bitiremiyorum.Uzaktan etkili denebilir ama kullanmayı bilmelisiniz.Çok yavaş ateş etmelisiniz.Sık ateşler silahın tepmesine yol açıyor.Ben silahı ilk aldığımda bir internek kafadeydim.Yanımdada Crossfire oynayan bir çocuk vardı. Bana o silahın en kötü silah olduğunu ve kullanmayı bilmiyorsam kullanamayacağımı söyledi.Bende ona silahlara artık kullanma klavuzumu gerekiyor dedim.Kullanmaya başladığımda daha ilk elde çocuun dediği çıktı.Silah bana göre çok kabaydı ve çok sertti ayrıca tepiyordu.Tam olarak alışmam 2 günümü aldı.Oyun için uzun bir süre.Şimdi Silahı 1 aydır kullanıyorum ve alıştım sayılır.Ama hala yeterli bulmuyorum.Şimdiki aklım olsa biraz daha bekleyip M4A1'i alırdım.Basit bir silah her alanda etkili.Galil'i almazdım kısacası.Yani başlayanlara asla kutu çekmemelerini söylemek istiyorum.Paranızı boşa harcamayın.Ben harcadım Galil'e kaldım.Zaten oyundada Galil'i kullananların sayısı çok az.Tekrar konumuza dönelim.Evet Galil Ak47 tarzı bir silah.Uzak mesafelerde onu kadar başarılı olmasa bile yakında en az onun kadar etkili.Çok seker çok teper ama çok can yakar.Hani gaza gelip ortaya atlarsınızya Rambo misali, işte Dışardan bakan biri içinde rambo gibisinizdir.Her zaman değil taibki.Oyundaki tairiyle uzakta size bakan bir pro gördüyseniz hemen onun ateş alanından çıkın.Bildiğiniz gibi oyun çok hızlı ve reflekslerinizin açık olması lazım.Galil'i kullanıyorsanız durvarlara yakın yürümeyeceksiniz.Duvarlar bence açık hedef her zaman kenarlara bakan bir sniper vardır ve siz onu fark etseniz bile karşılık veremezsiniz.Galil'in en etkili stratejisi gerilla tarzı savaştır.Hani ortalık karışır, sis bombaları atılır, herkez ateş ederya işte o sisin ortasına atlayın ve sağa sola ateş edin. Yada karşı takımdan oyuncuların kalabalık hareket ettiklerini görürseniz tereddütsüz ortalarına atlayın.Bu intiyar olacaktır ama en az 3 kişi götürmüş olacaktısnız.Yapmamanız gereken birşey varsa oda kenara köşeye saklanıp rakiplerinizi beklememeniz.Bu iş o silaın işi değil.Yada yüksek bir yere çıkıp avını gözüne kastirmeye çalışmak.Bu silah teknik olarak çok amaçlı saldırı tüfeğidir.Hafif makinalı olarakta geçer.Ayrıca piyade tüfeği olarakta görev yapmıştır.Üretildiği günden beri birçok ülkeye ihraç edilmiştir ama rağbet görmemiştir.Kısa olması ise birkaç avantajından biridir.Günümüzde silahı afrika ülkeleri ve bazı küçük avrupa ülkelerinin topçu ve ağır mekanize birlikleri kullanmaktadır.Türkiyede ise Jöh tarafından hala kullanılmaktadır bana göre yanlış bir seçim.Silahı hem sağ hemde sol elinizle kullanabilirsiniz buda kullanım kolaylığı sağlar.Galil’in servisi de çok kolaydır; arazi bakımı sırasında yalnızca 6 parçayla uğraşılması gerekir.<br />
Tüm bunlara rağmen gerçek hayatta da oyunlarda da sevilmedi ve tutulmadı.Gerçek hayatta rakiplerine yenik düşmüş yada kullanışsız bulşunmuş olabilir ama oyun aleminde ise şekilden ve tepmesinden kaymettiğini düşünüyorum.Biliyorsunuz itici bir tasarımı var.Çok geri kalmış bir tarasıma sahip üstelikte çok kaba.<br />
Sonuç olarak silah basit bir silah değil.İnceliklerini bilmelisiniz.Herşeyini öğrenseniz bile size yeterli gelmiyor.Bir başka silahla kıyaslandığında kötü duruma düşüyor.Bence bu silahı almayın.Ben aldım siz almayın.Avantajları size cazip gelmiş olabilir ama bu özelliklerden kat kat daha iyi silahlar var.<br />
<br />
Bu tür silah eleştiri yazıları gelecek ve daha detaylı olacak.Sadece zaman gerekiyor.Okuduğunuz ve dikkate aldığınız için teşekkürlerAnonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-83751531059494260772012-09-07T07:24:00.002-07:002012-09-08T02:04:07.996-07:00Başlık Koyamadım Geçenlerde balkonda oturup amatörce yaptığım karakalem çalışmalarıyla uğraşıyordum. Sonra sokakda bir gürültü koptu. Sokağa bakan balkona koştum ve gördüğüm manzara ile insanlığımdan tiksindim. Mahallenin bütün gençleri birbirine girmiş. Bunu gören aile büyükleride işin içine katılmıştı. Küçük çocuklar ise kaldırımda öylece oturmuş ağlıyorlardı. Kavgada bıçaklar, sopalar, silahlar kullanılmaya çalışıldığını gördüm. Sonra sokağa çok yakın olan karakoldan iki kişilik bir ekip arabası geldi. Arabadan inen polisler kavgaya müdahale edemedi. Arkadan birden fazla ekip arabası gelince polisler kavgayı ayırdı. 'Ne oluyor burda neden kavga ediyorsunuz?'gibi şeyler sordu. Kavgaya karışanlardan biri elini kaldırarak 'Sen karışma komserim' dedi. Bu ne demektir arkadaş. Sen nasıl dersin bu lafı. Bunu diyende de kürt asıllı bir genç. Aynı soruyu bir başka polis sordu ama ses tonu biraz daha sert ve korkutucuydu. 'Arkadaşlar söylemezseniz hepinizi toplarız. Şimdi birisi ne olduğunu söylesin.<br />
<a name='more'></a>' Sorudan sonra daha yaşlı olna bir adam 'Ya komserim çocuklar aralarında tartışmışlar bunlarda gelip bizim çocuğa vurmuş. Nasıl vurabilirlen lan onlar bizim çocuğumuza?' Yada buna benzer kelimeler söyledi. Ben şaşırdım tabi. Yahu bu çocuktur, saftır, her yöne çekilir. Bu kavga onlarıda etkileyecek. Birbirleriyle konuşmadan iki düşman gibi büyüyecekler. Üstelik çocuk kavgasını hepiniz bilitsiniz. Birbirlerine vururlar ama sonra aynı şişeden kola içerler.<br />
Polisler kavgayı ayırdılar, birkaç kişiyide gözaltına aldırlar. Sonuç olarak ellerine geçen şey sadece kin ve düşmanlık içinde bir ömür. Peki neden, benim çocuğum seninkine vurmuş eee, bende size vuracağım. Yok böyle birşey. Ben bu tür insanların toplumdan ayrılmasına yanayım. Ayrılsınlar ki dostça ve arkadaşça yaşayalım. Toplumdaki ırk çatışmaları bu şekilde büyürse Türkiye'den malum ırk silinir. Sonuçta ise Fransa gibi devletlerin ders kitaplarına Türklerin yaptıkları bir katliam daha geçer. Ha derseniz böyle birşey Türkiye'de olmaz. Bende size karadenizde yavaş yavaş olmaya başladığı söylerim. Belkide bilmediğim bölgelerde de vardır böyle ırk kavgaları. Devletimizi hepiniz biliyorsunuz. Aman ab, abd, insan hakları birşey der diye elini bile kaldıramıyor. Şahsen ülkemin içine bile müdahale edildiğini düşünüyorum. İnsaları kışkırtan bir sürü insan var. Bu arada geçenlerde harleri izliyordum. Doğuda bir ilde halk sokağa dökülmüş ve polisle çatışıyor. Anneme dönüp 'Anne ben burda polis yada asker olsam öleceğimi yada ömür boyu hapis yatacağımı bilsem yineden üstümde kalan son mermiyi de kullanırım' dedim. Evet kullanırım ayrıca oradaki polislere hayranım. Tam bir sabır taşı her biri. Düşünsenize kimse sizin orada olmanızı istemiyor. Kaldığınız konutlara saldırılar oluyor. Sizi taşlıyorlar ve dışlıyorlar. Siz orada yaşayabilirmisiniz. Ayrıca kafama takılan bir konu var molotof yasası çıktı ama hala kullanılıyor. Bildiğim kadarıyla polislerin silah kullanan bir kişiye karşı silah kullanma yetkisi var ama kimse silahını kullanmıyor. Neden demiyeceğim nedeni çok açık ve net. Yinede Türkiye'm için endişeli değilim kendini Türk olarak hisseden herkes ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın, ne kadar kan akarsa aksın herkese haddini bilderecektir. Sadece zaman ne olacağını gösterebilir. Şu an gözümde değerini kaybeden o kadar insan ve kurum varki bunların olmadığını düşünürsek Türkiye'yi bir afrika kabilesisayılır. Umarım anlamışsınızdır. Ülkemizin bu durumundan çıkardığım sonuç ise durumlar kötüye gidiyor ve Türkiye'nin tarihinde hiç olmadığı kadar çok düşmanı var. İnsan ne diyeceğini bilemiyor. Bu konularda kurulan cümleler her yöne çekilir. Yazıyı okuyanlar saçmaladığımı yada salak olduğumu düşünebilir. Aslında güzel yazı yazarım. Ama konu bu olunca cümlelerin arasındaki bağı kuramıyorum. Hepinize şehitsiz günler dileyerek veda ediyorum. Artık iyi günler bile dilemek istemiyorum.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-11841878995240176362012-08-14T05:56:00.001-07:002012-08-14T06:00:11.464-07:00Kimler Geldi Kimler Geçti<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiH1KNHbnvTPrB7XmlXiynNSVJajO6-DMjpoYbBv-ssOhs3lT9YlxF763RerK_0YbV4pYyahE_WJWtVMuO9krB7Wv6H-GzMXJ4EjJIy4cq2_hgifA4jXMIv4z2ZN8OE5BKfJEsYfE9O8F3m/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiH1KNHbnvTPrB7XmlXiynNSVJajO6-DMjpoYbBv-ssOhs3lT9YlxF763RerK_0YbV4pYyahE_WJWtVMuO9krB7Wv6H-GzMXJ4EjJIy4cq2_hgifA4jXMIv4z2ZN8OE5BKfJEsYfE9O8F3m/s1600/1.jpg" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">Yıllardır terörle mücadele eden devlet her şehit verilişinde açıklamalarda bulundu gelin bu açıklamaları birlikte inceleyelim</div><a name='more'></a><br />
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizl9ocrmTnwDCClaejC8kBtDUXeWpFGN6MzqjrrAkAOnP-gwvkn8zuyeVgPQg7ISn16FPAUp85pEyeD5xUAfzVkEHB-3uR0j3MU3BiKJtuqK2k_vptVxM78b7NtUE_XrHRdtH2uFhU7cen/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4zo5_ErU3MER_R8sIAmW9XQaZ0DgozxFTutye3X9ha4EzDIuoCa270D_eB1IWUQ0mO1qMuyVhDk7mcV1c-osK_QkE9sFaEXFlTpxSdBn-NgWbyKqIupjqpbz1aCK9cyShfISB5Y1HQRtX/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="206" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4zo5_ErU3MER_R8sIAmW9XQaZ0DgozxFTutye3X9ha4EzDIuoCa270D_eB1IWUQ0mO1qMuyVhDk7mcV1c-osK_QkE9sFaEXFlTpxSdBn-NgWbyKqIupjqpbz1aCK9cyShfISB5Y1HQRtX/s320/1.jpg" width="320" /></a></div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizl9ocrmTnwDCClaejC8kBtDUXeWpFGN6MzqjrrAkAOnP-gwvkn8zuyeVgPQg7ISn16FPAUp85pEyeD5xUAfzVkEHB-3uR0j3MU3BiKJtuqK2k_vptVxM78b7NtUE_XrHRdtH2uFhU7cen/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="318" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizl9ocrmTnwDCClaejC8kBtDUXeWpFGN6MzqjrrAkAOnP-gwvkn8zuyeVgPQg7ISn16FPAUp85pEyeD5xUAfzVkEHB-3uR0j3MU3BiKJtuqK2k_vptVxM78b7NtUE_XrHRdtH2uFhU7cen/s320/1.jpg" width="320" /></a><br />
<br />
<div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;">Olay: 15 Mayıs 1992, Uludere Taşdelen Jandarma Karakolu, 29 şehit, 15 yaralı Başbakan Süleyman Demirel: “Ne kadar vahşice olursa olsun Türkiye Devleti bunun hakkından gelecektir”<br />
<div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"><br />
</div><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Olay: 25 Ekim 1991 Hakkari – Çukurca Çınarlı ve Çayırlı Jandarma Karakolları, 17 şehit İçişleri Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu: “Anlaşılıyor ki, dört bir taraftan saldıran kalabalık bir terörist grubuna karşı burada görevli askerlerimiz kahramanca karşı koymuşlardır.” <br />
<div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"><br />
</div></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBU2Z_171DnnriKIHaRhe5MOZbfe8iKjUVZZ9bxqHhDgVbZuw2RLXfvb3w3Km2betqzk1Dj3yTfH7HwgjioLwYzdHzdAY8kKnJSo1mXxA4uJKQlQGDRVfbi1oJNMnpdsP0w8nnbvp1IXQo/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="302" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBU2Z_171DnnriKIHaRhe5MOZbfe8iKjUVZZ9bxqHhDgVbZuw2RLXfvb3w3Km2betqzk1Dj3yTfH7HwgjioLwYzdHzdAY8kKnJSo1mXxA4uJKQlQGDRVfbi1oJNMnpdsP0w8nnbvp1IXQo/s320/1.jpg" width="320" /></a> <br />
<br />
Olay: 15 Ağustos 1984, Siirt, Eruh, Hakkari Şemdinli İlçesi Baskınları, 1 Şehit, 9 yaralı Genel Kurmay Başkanlığı: “Eruh ve Şemdinli olayları üzerine derhal incelemeye başlanmış ve her iki bölgeye sevk edilen takviye birlikleri ile teröristlerin yakalanması için geniş bir operasyona başlanılmıştır.” Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ: "Devlet eşkiyaya pabuç bırakmaz, huzurlu olun"<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEinW9DNKPVvdK59T3A8qCqd1rSEJBVUWLD5rvbZjolXkeeKzgF2HSZGRwzpURDElI5H5voLHSoAsydCs3OxApGr_KmdtUhSdfAbVFrHjGwdl3PvZwXkHFjxAw75mWAZN7tbdNM_26MW83mf/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="229" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEinW9DNKPVvdK59T3A8qCqd1rSEJBVUWLD5rvbZjolXkeeKzgF2HSZGRwzpURDElI5H5voLHSoAsydCs3OxApGr_KmdtUhSdfAbVFrHjGwdl3PvZwXkHFjxAw75mWAZN7tbdNM_26MW83mf/s320/1.jpg" width="320" /></a></div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGlFEyv8YFs-Hnau7Ux_uCsDiau4VbIXtlhXmBTohmrJOQRNQcnfWoZEJ5DwPovhH4tvh6t8LyBq6DMj6cAIdLps2qnKuWV-s4wmyeL-UMZ0VpbdFYUl2Re3ihkdXioaWIi963vkxn4fc-/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="186" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGlFEyv8YFs-Hnau7Ux_uCsDiau4VbIXtlhXmBTohmrJOQRNQcnfWoZEJ5DwPovhH4tvh6t8LyBq6DMj6cAIdLps2qnKuWV-s4wmyeL-UMZ0VpbdFYUl2Re3ihkdXioaWIi963vkxn4fc-/s320/1.jpg" width="320" /></a>Olay: 24 Mayıs 1986, Tunceli – Pülümür – Hasangazi, 4 şehit, 7 yaralı İçişleri Bakanı Yıldırım Akbulut: "Başımız sağolsun, Türk milleti sağolsun. Hainler mutlaka hüsrana uğrayacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın"<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Olay: 2 Mart 1987, Diyarbakır- Eğil, 1 şehit, 1 yaralı TBMM Başkanı Necmettin KARADUMAN: “Devletimiz güneydoğudaki her türlü şer’in üstesinden gelebilecek güçtedir. Bu hainane teşebbüsleri, hareketleri yapanlar er geç pişman edilecektir.”<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXeuO54kQhiAISGefxu_Mkt5G4vqGHVN0Yy0XuFN2Rn7yf0BZl3hRFDE_Eqx6ieDXHTwHm0BxP23GqAjRc0kBM7uDQ3U2xHjV9HxGXnN45EHHDxQLKQcFEJqy6zoG_ZoIuMrmvckGqJsvX/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="245" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXeuO54kQhiAISGefxu_Mkt5G4vqGHVN0Yy0XuFN2Rn7yf0BZl3hRFDE_Eqx6ieDXHTwHm0BxP23GqAjRc0kBM7uDQ3U2xHjV9HxGXnN45EHHDxQLKQcFEJqy6zoG_ZoIuMrmvckGqJsvX/s320/1.jpg" width="320" /></a></div><div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"><br />
</div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2pIppjUvAZol8YOBZ9gx283Iet-vp9ThaduXdMsJPhUNyy0B6AjI6MJlIPQXkjyTur2L7-AXtx-3UqMd1dx07-lUxSHfglwiEsWTTr9csyzea5vG7t1qGZlBLteNPgZwVCBPsWTn1D6Fs/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="228" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2pIppjUvAZol8YOBZ9gx283Iet-vp9ThaduXdMsJPhUNyy0B6AjI6MJlIPQXkjyTur2L7-AXtx-3UqMd1dx07-lUxSHfglwiEsWTTr9csyzea5vG7t1qGZlBLteNPgZwVCBPsWTn1D6Fs/s320/1.jpg" width="320" /></a>Olay: 13 Ağustos 1989, Bahçesaray Kaymakamının konutu ateşe verildi DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel: “Baskınlar saldırılar devam ederken iktidar sorumluları duvar gibi sessiz kalmakta, devletin radyo ve televizyonlarından bilgi edinmek mümkün olmamaktadır.” <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Olay: 4 Ağustos 1991, Şemdinli Samanlı Jandarma Sınır Karakolu, 10 şehit, 5 yaralı İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli: ‘Operasyonlarda emniyet –jandarma işbirliğinin sağlanmasını istedi. Başbakan Mesut Yılmaz : “Bu katil eşkıyalar nerede olursa olsunlar hak ettikleri cezayı göreceklerdir. Belki yaptıklarından pişman olmaya bile vakitleri olmayacaktır.”<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiy4PcouLt8vL99BYvekq9H2UmhOWLKUcSr5qfmfzuu6KJylxoIriUTQT1NJC87ZKe45yKTF8IGIszPOO3iITm6HgJj5RxDjFngAi47iqeWCEm4Jj1Twqls61cM1N64c5abEx6ZIxaxSrJi/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiy4PcouLt8vL99BYvekq9H2UmhOWLKUcSr5qfmfzuu6KJylxoIriUTQT1NJC87ZKe45yKTF8IGIszPOO3iITm6HgJj5RxDjFngAi47iqeWCEm4Jj1Twqls61cM1N64c5abEx6ZIxaxSrJi/s320/1.jpg" width="320" /></a></div><div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"><br />
</div><div class="description">Olay: 7 Ekim 1991 Çukurca Çayırlı Jandarma Karakolu, 11 Şehit, 2 yaralı Milli Savunma Bakanı Barlas Doğu: ‘‘Eşkiyanın defteri er geç dürülecektir. Artık her türlü ok yaydan çıkmıştır" </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGlJqH5USA_efzTm0s7DUmfgK24EWhb8ev63fozpoeX28Jb1rwPAAhegcvaK9WUrSEjBiB7BPgL9VJPdYUbLnMb-dBZd3_zVtIpASC470XxRYmupxx7ybCRvKSMZIoapYMRhRZ5HBYt-kL/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGlJqH5USA_efzTm0s7DUmfgK24EWhb8ev63fozpoeX28Jb1rwPAAhegcvaK9WUrSEjBiB7BPgL9VJPdYUbLnMb-dBZd3_zVtIpASC470XxRYmupxx7ybCRvKSMZIoapYMRhRZ5HBYt-kL/s1600/1.jpg" /></a></div><div class="view">Olay: 21 Ekim 2007 Hakkari, Dağlıca Karakolu12 şehit, 16 yaralı, 8 kayıp Başbakan Tayyip Erdoğan: “Öfkemiz ve kinimiz çok fazla. Başımız sağolsun. Soğukkanlı şekilde bu olayların üzerine gitme konusunda kararlıyız" CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: “PKK aracılığıyla Türkiye’ye karşı bir örtülü savaş yürütülmektedir. Türkiye, terörle mücadele hedefini bu anlayış içinde belirlemelidir" MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: “ Başbakan, TBMM’de aldığı yetkinin ne anlama geldiğinin idrakinde olmalı ve sınır ötesi mutlaka yapılmalı, bu kanlar yerde bırakılmamalı. Hükümet olağanüstü hal ilanı dahil gerekli düzenlemeleri derhal Meclis’e getirmeli." Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Hilmi Özkök, “ TSK’ nın ve Türk milletinin, Türk devletinin azmi hiçbir zaman sona ermeyecektir." <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiH1KNHbnvTPrB7XmlXiynNSVJajO6-DMjpoYbBv-ssOhs3lT9YlxF763RerK_0YbV4pYyahE_WJWtVMuO9krB7Wv6H-GzMXJ4EjJIy4cq2_hgifA4jXMIv4z2ZN8OE5BKfJEsYfE9O8F3m/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiH1KNHbnvTPrB7XmlXiynNSVJajO6-DMjpoYbBv-ssOhs3lT9YlxF763RerK_0YbV4pYyahE_WJWtVMuO9krB7Wv6H-GzMXJ4EjJIy4cq2_hgifA4jXMIv4z2ZN8OE5BKfJEsYfE9O8F3m/s1600/1.jpg" /></a></div><div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"><br />
</div></div>Olay: 19 Haziran 2010 Şemdinli Tekeli Taburu, 9 şehit, 14 yaralı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: “Hangi güçler adına taşeronluk yaptığı milletimiz tarafından bilinen terör örgütü yok edilinceye kadar mücadelemiz devam edecektir." <br />
<br />
<br />
Hepiniz gördünüz arkadaşlar yorumu ben yapmıyorum ve sizlere bırakıyorum.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-91860619386829841772012-08-14T04:29:00.000-07:002012-08-14T04:29:17.992-07:00Dünyanın 3 Sırrı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGtsm06nnJHUf1wxy0Vc36o8NzftJR0vFHWLmiJ85phcAtLdcYq8PXCun6kylA9SIP1qR_SlwYFo6QK3sOnW_2_XpwLDMRkMmwVpJK1x6iNofMPTK8AFfgC_KVOwyCgUMI7U343Mn-vzut/s1600/avrupa-batil5.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="234" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGtsm06nnJHUf1wxy0Vc36o8NzftJR0vFHWLmiJ85phcAtLdcYq8PXCun6kylA9SIP1qR_SlwYFo6QK3sOnW_2_XpwLDMRkMmwVpJK1x6iNofMPTK8AFfgC_KVOwyCgUMI7U343Mn-vzut/s320/avrupa-batil5.jpg" width="320" /></a></div>1) :Coca Colanın Formülü<br />
Dünyanın en çok kâr eden şirketlerinden Coca Cola'nın formülünü ölesiye saklamasından daha doğal birşey yoktur. Birçok kola markasına rağmen hala dünyanın lideri konumundadır.<br />
İçindekileri herkes merak ediyor ama sadece bilinenlerden kabarcıklı su, yüksek oranda fruktoz mısır şurubu, kafein ve kahverengi boya maddesinin olabileceği. <br />
<div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;">Peki formülü kim biliyor.</div>Sadece dünyada 2 kişi... Söylentilere göre 2 kişide formülün yarısını biliyor ve ancak birlikteyken gerçek formül ortaya çıkıyor.<br />
Peki nerde saklanıyor? <br />
Formülün orjinali ve kopyaları Atlanta'daki SunTrust Bankasında tutuluyor. Bu sırrın iyi saklanması için şirket SunTrust Bankasına 48.3 milyon dolar bir pay ayırmış.<br />
<div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;">Coca Cola şirketinin politikaları arasında sırrı bilen 2 kişinin aynı uçaklarda seyahat etmesi yasak. Bütün bu sırra rağmen kolanın içinde coca bitkisinden bir katkı olduğu biliniyor<a name='more'></a><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWjWRTPCvCuDW7eyVXgJx614yN_7Ftd7GTEZedsyy_en4wFvPLk69uTimeQc5mYvPIk3spZefaG3FXa0IoqbfX6JUKab1dDAuQeFfRaGDzu3wuJfC4O4sqM8NAUcvhGkFcDCfjBfnCEbh2/s1600/6454.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWjWRTPCvCuDW7eyVXgJx614yN_7Ftd7GTEZedsyy_en4wFvPLk69uTimeQc5mYvPIk3spZefaG3FXa0IoqbfX6JUKab1dDAuQeFfRaGDzu3wuJfC4O4sqM8NAUcvhGkFcDCfjBfnCEbh2/s1600/6454.jpg" /></a></div><div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"><br />
2-) KFC'NİN 11 ŞİFALI OTU VE SOSU<br />
KFC firmasının menü sırları 1930'lu yıllarında benzin istasyonu işleten Harland Sanders'ın müşterilerine sattığı tavuklardan geliyor. Kentucky Corbin'den çıkan bir başarı hikayesi.<div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;">1936'da savaş sırasında askere katılmamasına rağmen başarılarından dolayı eyaletinden madalya bile almış. Bu alandaki başarılarını devam ettiren Sanders bir restoran zinciri kurmaya başlar ama asıl şirketin en büyük kozlarından biri 11 şifalı ot ve özel sosları olur<div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"> Kim biliyor?<br />
Coca Cola firmasında olduğu gibi sadece 2 yönetici bu sırrı biliyor<div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;"> Nasıl sır olarak saklanabiliyor? <br />
KFC'nin ana şirket binasında sır saklanıyor. Görevimiz Tehlike'den Tom Cruise gelse bu formülü alamayabilir çünkü çok iyi bir şekilde korunuyor. Ana üssteki güvenlik şefinin açıklamarına göre, sırrın korunduğu yerin tanımı şöyle.<br />
"2 metre kalınlığında duvarları olan bir oda, heryeri kameralarla dolu, 7/24 silahlı görevliler hazırda tutuluyor, 2 farklı anahtarı, 2 farklı PİN şifresi" Evet bunlar bir tavuk için yapılıyor ama dünyanın en çok tavuk satan firması olduğu düşünülünce garip kaçmıyor. </div><br />
<br />
</div></div></div></div><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLlFmzasW58pq-PMyqTZJx_cq4stpnC9UZZi-LtPiuieuPqlkTdiiRPRNoQQjfn2zz-VZWiQMuehROVT-qRP4NTU4OUu9p3WYWTWC3MgYZL6mqYOAP7NZ8dozlma0ZbpWDRfZnOLePnu2n/s1600/17.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLlFmzasW58pq-PMyqTZJx_cq4stpnC9UZZi-LtPiuieuPqlkTdiiRPRNoQQjfn2zz-VZWiQMuehROVT-qRP4NTU4OUu9p3WYWTWC3MgYZL6mqYOAP7NZ8dozlma0ZbpWDRfZnOLePnu2n/s320/17.jpg" width="233" /></a><br />
3-) OLIVER CROMWELL'İN KAFASININ OLDUĞU YER <br />
Oliver Cromwell 1600'lü yıllarda İngiltere'de monarşik yapıyı tek başına sona erdiren önemli isimlerden biri.<br />
<div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;">Cromwell'in doğal nedenlerden dolayı ölümünden sonra monarşik yapı tekrar kurulmuştur. Kral II. Charles'ın emriyle mezarı kazılarak ölü olan Cromwell'in tekrar öldürülmesi emri gelmiştir. <div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;">Cesedini 12 saat ipte asılı tutan Kral Charles Cromwell'in başını kestirtmişti. Daha sonra Cromwell'in kellesi müze tarafından devralındı daha sonra ise bir koleksyoncuya satıldı.<br />
<div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;">Kellenin son sahibi 1957 yılında ölünce oğlu kelleyi saklamak istemedi ve gömmek için uygun bir yer aradı. Başı gömmek için 3 yıl yer arayan aile sonunda bunu gerçekleştirebildi. Şuan ise 2 kişi kellenin yerini biliyor.<br />
Kim biliyor?<br />
<div style="background-color: white; border: medium none; color: black; overflow: hidden; text-align: left; text-decoration: none;">Cambridge Üniversitesi'nden 2 profesör. <br />
Nasıl sır olarak saklanabiliyor? <br />
Mezarın üstünde bir işaret yok ama yakınlarında mezarın yönünü gösteren bir işaret var. Bu sır sadece profesörlerden profesörlere aktarılabiliyor.</div></div></div></div><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3643308093477915079.post-690656590342121312012-08-14T02:46:00.000-07:002012-08-14T02:46:17.333-07:00Hala İnan Varmıdır<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhY8L_CZZ5TnvbcRGx7espvj-J4f65MS4LkUCJNoLC9OkiNJwP7Wu7bDhkOJwuDy7soT0WJTKFnQ8kAA_qdT8zayfu_XZw4oM9vFY6m2zFsHj2DBNTqTbncetf7NdmP9FVA66jaDdvhwZ9d/s1600/avrupa-batil5.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="256" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhY8L_CZZ5TnvbcRGx7espvj-J4f65MS4LkUCJNoLC9OkiNJwP7Wu7bDhkOJwuDy7soT0WJTKFnQ8kAA_qdT8zayfu_XZw4oM9vFY6m2zFsHj2DBNTqTbncetf7NdmP9FVA66jaDdvhwZ9d/s320/avrupa-batil5.jpg" width="320" /></a> Bildiğiniz gibi batıl inanç denen bir şey var.Nerden ve nasıl çıktığı bilinmeyen bu inançlar çoğunlukla yaşlı insanlar ve belirli çevrelerce benimsenmiş durumda.Mantığını ve aklını kullanan insanlar bunlara çok güler ama inanlar da yok değil işte bu yazımda bazı batıl inançları orumlayacağım.<br />
<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
1) Evlere nazar değmesin diye nal çakmak, iğde dalı asmak. Yani arkadaşlar duvra atların ayanı koruyan bir materyelin ve çalı çırpının ne gibi bir yararı olabilir.<br />
<br />
2) Nazar boncuğu takmak. Ülkemizde çok çok çok yaygın olan yuvarlak ve renkli camın nazara iyi geldiği bilinir.Hiçbir faydası yoktur.<br />
<br />
3) Hıdırıllezde ev sahibi olmak için çamurdan ev yapmak. Bu mantıkla gidersek sadece ellerimiz güzelleşir.<br />
<br />
4) Türbelere mum dikmek, bez bağlamak. Allah'tan başkasında umut bağlamak.Buna yorum yapmıyorum bile.<br />
<br />
5) Fal baktırmak. Fal baktırdığınız kişinin hayal gücüne kalmış.İllada gerçekleşti derseniz bende gerçekleşmedi derim.Falcılar genellikle her yöne çekilebilen tahminlerde bulunur sizde yaşadığınız olayları aaaa vallahi bildi dersiniz.<br />
<br />
6)Ölünün haftası, kırkıncı, elliikinci gecesi gibi şeylerinde islamda yeri yoktur. İnsan ölü için her zaman dua etmeli, Kur’an okuyup ölünün ruhuna bağışlamalıdır.<br />
<br />
7)Ölünün arkasından kırkıncı veya elliikinci gecelerinde helva dağıtmak. Tamamen adet olduğunu düşünüyorum.<br />
<br />
8) Baykuşun ötmesinden kötü manalar çıkarmak. Her kuş öter.<br />
<br />
9) Türbelerde tavuk kesmek. Buna çok güldüm.<br />
<br />
10) Çocuk bacakları arasından baktığı zaman eve misafir gelecek demek. Ne alakası var çocukğun içine doğsa iki bacağının arasından neden baksın.<br />
<br />
11) Yoldan tavşan geçti diye geri dönmek. ŞAhsen tavşan değilde ayı falan geçse dönerim.<br />
<br />
12) Gece tırnak kesmek ömrü kısaltır. İllede gece kesim ben kardeşim hala ölmedim<br />
<br />
<br />
14) 13 rakamının uğursuzluğu. Kötü şeyler olmasın diye 13. maddeyi atladım.<br />
<br />
15) Perşembe çamaşır yıkanırsa zengin olunur. DEnedim ama hala halk otobüsüne biniyorum.<br />
<br />
Bu 15 madde içinden bana bir tane akla ve mantığa uygun madde çıkarabilirmisiniz.Ben çıkaramam.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/06797479498149226739noreply@blogger.com0