Hakkımda


   Öncelikle beni merak edip hakkımda butonuna bastığınız için hepinize ayrı, ayrı teşekkür ediyorum. Adım, Eren. Bir evin bir oğluyum. Derler ya tek çocuklar şımarık olur, ben değilim. Ben şımartılmadım ama çok kollandım. Tekim ya hep bir şey olur düşüncesiyle büyütüldüm. Örneğin sekiz yaşındayken bisiklet sürmek yerine evde annemle bulmaca çözerdim. Babam bana henüz yeni bisiklet almıştı ama düşerim bir yerime bir şey olur ya da biri gelir bana çarpar diye çok az sürebildim. Bisiklete binemem içimde hala bir burukluk olarak kalmıştır. Bazı günler küçük odamda küçük işlerle uğraşıyorum. Mesela yazı yazmak gibi, hatta kendimi tutamayıp birkaç roman denemesi yaptım. Bunların düzenlenmesi lazım tabi ama bu işe giriştiğimde anladığım tek şey roman yazmanın makale yazmaya benzemediği oldu. Yazarlığın yanı sıra çizerlikle de uğraşıyorum. Kara kalem çalışmalarına henüz yeni başladım ama iyi çizdiğimi biliyorum. Hobilerimden ayrı olarak film izlemeye bayılırım. Her türlü filmi izlerim ama sadece tarihi ve dramatik filmlerden hoşlanırım. Tarih ve dram benim kırılma noktam. Bu iki konuyla alakalı yazı, dergi, fotoğraf, film, şiir vs. varsa bende varım. Kişisel özelliklerime gelirsek, sıkılganım, alınganım, sulu gözlüyüm, sinirliyim, sabırsızım, paniğim, bonkörüm, pratiğim, doğallıktan yanayım. Daha çok yazmak isterim ama siz okumazsınız. Ayrıca tüm bu özellikleri açıklamakta isterim ama yine okumayacağınızı biliyorum. Zira ben olsam okumam.
   Şimdide size insanlarla olan ilişkimden bahsedeyim. Daha çok küçükken çok iyi konuştuğum yalanda ustalaştığım için yalandan ve yalancıdan çok iyi anlarım. Tabi bunda okuduğum onlarca yalan ve yalancıyla ilgili yazılarında etkisi var. Ayrıca insanların asıl amaçlarını da iyi tahmin ederim şimdiye kadar çok az yanıldığım olmuştur. Arkadaşlarımı özenle seçmeye çalışırım. Bu yüzden samimi olduğum kişi sayısı üç dört kişiyi geçmez. Kimseyi kıskanmam. Kıskanan insanları ise hiç anlamamışımdır. Uzun cümlelerle konuşurum. Bazen cümlelerim anlaşılmaz. Dışarı sık, sık çıkmam. Günlerce odamda yaşayabilirim. Odamı kendi yaşam alanım olarak görüyorum. Hani yaşıtlarımın olduğu gibi odayı saran o koku var ya, hayvansal içgüdülerle bağlıyım o kokuya. Güldüğünüzü görür gibi oldum. Neyse, bu bölümde son olarak insanlara nasıl baktığımı açıklayacağım. Bazı insanlar var benim için. Gerçekten insan. Benim için insan, açıklamaya hiçbir dilin yetmediği bir varlıktır. Her hangi bir dilin açıkladığı varlıklara ise insan demem ben. Güzel cümle oldu bu arada.
   Son bölüme geldiğimizde bu bloğu neden açtığımı açıklayacağım. Aslında üç amaç içinde açmış olabilirim. Fikirlerimin birleştiği insanlarla iç içe olmak için ya da geniş kitlelere hitap etmek için ya da eleştiri ve düşüncelerimin okuyucular tarafından okunup eleştirildiğini görerek tatmin olmak için. Bu üçü de olabilir. Bunu siz belirleyebilirsiniz.
   Satırlarımı burada sonlandırarak arka fonda çalan müziği kapatıyorum. Hepinize merakınız için tekrar, tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Dilediğiniz gibi bir ömür sizinle olsun.


   Unutmadan bana ulaşabileceğiniz unsurları belirteyim.

e-mail:erenntaslak@gmail.com
(aslında tek ‘n’ ile olanı da benimdi ama teknik sorunlar nedeniyle kullanım dışı)

tel: +90 544 257 45 54