Sorumda Yok Sorunumda

  Öyle bir gençlik düşününki en başta hiç soruları yok.Her şeyi biliyorlar ya da biliyormuş gibi yapıyorlar.Bir diyer ve en güçlü ihtimal ise sorularını sormuyor, belkide soramıyorlar.Soramadıkları içinde bilmiyor, öğrenemiyor ve cevapsız kaldıkları için yargılayamıyorlar.Bu yüzden korkak, çekingen ve soru sorarken defalarca alacağı cevabı düşünüp, kendini sorusunu sormaktan vazgeçiren bireyler haline geliyorlar.Geldiler bile.Geldiklerinde ise zamani gençliği neden böyle denildi.Çünkü içine kapanmış iletişim zorluğu çeken ve yakınlaşma sorunları olan gençleri buldular karşılarında.Önemsemediler ve gariplediler.Bir adım daha uzaklaştılar gençlerden.Neden dinlemediniz, neden cevaplamadınız soruları, neden ne kadar gereksiz olduğunu düşündünüz.Ben soruların saçma, anlamsız ve gereksiz bulunduğu için cevaplanmayıp durumun bu hale getirildiğine inanıyorum.
Sanmayın ki her soru cevaplansın istiyorum.Cevaplanmaya deymeyecek sorularda olabilir ama aradaki fark iyi analiz edilmeli.Şimdi ise bunun daha ne kadar devam edeceğini düşünüyorum.Genç birey sorusunu ne zaman ince ince düşünmeden soracak? Ne zaman öğrenme arzusuna direnmeyi bırakacak? Ne zaman cevap alacağından emin olarak soracak sorularını? İnanın bunu bende bilmiyorum.Bilemem de zaten.Cevap bende değil
   İkinci mesele ise bu gençliğin soruları olmadığı gibi sorunları da yok.Çok rahatlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında bir bakşa tabirle.Her şeyleri var.Her dedikleri fazlasıyla yapılıyor.Öyle değil işte.Genç nesili kendileri ile kıyaslayanların düşünceleri bunlar.Genellikle cümleleri bizim zamanımızda şöyle olurdu böyle olurdu diye başlar.Ama şimdi sizin zamanınızda yaşamıyoruz.Siz gençleri kendi zamanınızda yaşatmaya çalışıyorsunuz.Cümlelerimden sakın başı boş bırakın demek istediğimi düşünmeyin.Asla demem bunu.Başı boş bırakıldığında ne olduğunu çok iyi biliyorum ve görüyorum.Anlatmak istediğim şey artık zamanın değiştiği.Eskisi gibi yaşanılmayacağı.Zorlanırsa ne olacağınıda kestirmekte zor değil aslında.Zaten kaybedilmek üzere olan gençliği kaybetmeye bir adım daha yaklaşılmaktan başka birşey olmaz bu zorlama.Küçücük ve aklıma ilk gelen bir örnek vereyim.Gençlerdeki özenme duygusu.Çoğu genç özenmesi ve örnek alması gereken kişiliği yanlış seçer ve sonunda kişiliği tamamlanmamış bir birey olarak topluma girer.Örnek alma konusunda en son seçeceği kişi ise onun her hareketine kötü, aşşalayıcı ve rencide edici yorumlarda bulunan ailesi olacaktır.Bu tür yorumları daha çok sorun yaratmak için yapmadıklarını düşünüyorum.Sadece kendilerine göre yanlış olan davranışları genç bireye anlatırken kullandıkları üslüp ve konuşma tarzlarında var sorun.Neden daha sert ve emrivaki konuşma tarzından vaz geçmiyorlar.Aralarındaki bağı neden yıpratıyorlar.Ben merak ediyorum kaç büyük genci karşısına alıp edepli ve cağdaş bir dille konuştu.Sayısı gerçekten çok az.Bunun yerine ne yapıldığını söyliyeyim.Genç yapılması istenmeyen bir harekette bulunur.Yetişkin gelir genci aşşalar, kızar, bağırır, çağırır, rencide eder ve genci kendinden iyice uzaklaştırır.Kendince onun bu dilden anladığını düşünür.Dedimya kendince düşünür.Tüm bunlar sadece birkaç sorunken büyüyüp sorun bankaları haline gelir.Genç ise bu bankanın vezne görevlisidir.Kişiler gelir ya sorun yatırır ya sorun çeker.Bu alışveriş genci yıpratır.Sonuç ise ilk paragraftaki gibi olur.Çekingen, suskun, meraksız dolayısı ile cahil, kendini tam anlamıyla bulamamış ve daha aklıma gelmeyen bir sürü olumsuz kişilik özelliklerine sahip olurak büyür genç.Belkide aklıma gelmeyen düzinelerce sorunları olacaktır.Bunlar sadece düşünebildiklerim.Sroumlulerı ise belli.Daha da yazmak isterdim ama konunun dahada içine girmeye başlayınca bataklık etkisi yapıyor.Toparlayamayıp batıracağım için burada bırakıyorum.Fikir ve düşüncelerimi sonuna kadar okuduğunuz ve sabrettiğiniz için gerçekten mutluluk duyuyorum.Daha iyi bir gençlik ve gelecek dileğiyle mutlu yaşamlar diliyorum.

Written by